Konstantinopolis zarafetin kraliçesi, medeni dünyanın başkenti konumundaydı. "Tanrı'nın koruduğu" şehir, kendisini müdafaa eden güçlü surların arkasında, mukayese kabul etmez parlaklıklar barındırıyordu.
Vasil I in kurmuş olduğu sülalenin Bizans'a bir buçuk asır fevkalade bir parlaklık verdiği de muhakkaktır. X ve XI inci yüzyılda, İstanbul, Avrupa medeniyetinin en parlak merkezi ve denildiği gibi "Orta Zamanın Paris'i" idi.
637'de, Halife Ömer'in orduları Suriye'ye taarruz ediyorlardı. Bizans orduları Agnadain'de mağlup oldular (634): Şam, Müslümanların eline düşüyordu (635); Yermuk felaketi (636) Heracliyus'a Suriye'den ebediyen elini çektirdi. Grekler'e düşmek adam olan ahali çok çabuk galip tarafa geçiyordu. Kudüs, 637 'de teslim oldu; Antakya, 638 'de incelendi. Bundan sonra Amr, iki senede (640-642), Mezopotamya'yı, Mısır'ı zaptetti. İhtiyarlaşan, hastalanan Heracliyus, ümitsiz bir halde öldü.
Bizansın imp: 1150 kusur yil yaşamış olması, makedonyalilarin ermenilerin altın günler yaşatmış olmasi , latin ve grek çatışması , bu çatışmanın imp ölüme götürmesi , dinde resim kullanımı tartışması ve özellikle barbar kelimesinin anlamı dikkatimi çekti.
Barbar: imp döneminde ayni dilden olmayan anlamındaymış.
Tarihe meraklı ve seven biri olarak kitapçıda kitabı görüp bir çırpıda alıp ve bunun akabinde aynı hızla okumuş bulunmaktayım. Kitabımıza gelince, aslında çok şey yazmak isterdim ama sayın Sinan Baş'ın önsözünü okuyunca ona hak vererekten bu topraklar üzerinde yaşayan bizlere haklı olaraktan yapmış olduğu sitemi sizlere paylaşmak
Robert de clari'nin şehadetine göre: "Dünya servetinin üçte ikisi istanbul'dadır ve üçte bir parçası bütün dünyaya yayılmıştır."
Bizans başkenti, pek yerinde bir tabire göre, "Orta zamanın parisi" idi. O, Villehardouin' in sözüne göre " Dünyanın en zengin beldesi, Bütün şehirlerin kraliçesi" idi. Bu refah, takdirle beraber ihtirasları davet eden ve imparatorluğun zayıflığı anlaşıldığı zaman devlete pahalıya mal olacak olan tehlikeli bir refahtı.