Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bessarion, Paleologosların sonuncusuna Spartalıların geçmişteki kahramanlıklarını anlatıyor ve ondan, Avrupa’yı Türklerden özgürleştirmek ve babalarının mirası olan Asya’yı yeniden fethetmek için çocuklarının başına geçmesini istiyordu.
15 Ağustos 1261 günü Mihail Paleologos törenle Konstantinopolis’e girdi ve Ayasofya’da imparatorluk tacını taktı. Bizans imparatorluğu, yaklaşık iki asır boyunca monarşiyi yönetecek olan ulusal Paleologos hanedanı altında yeniden doğmuş görünüyordu.
Reklam
Yönetimde geçen yarım asrın sonunda ilk iki İsauryalı [III.Leo ve oğlu V.Konstantin] imparatorluğu, 747 yılında onu kırıp geçiren vebaya ve ikonalar kavgasının yol açtığı sarsıntıya rağmen zengin ve bahtiyar hale getirmişti.
7. yüzyılda, imparatorluğun Helenleştiğini görüyoruz. İlk defa Heraklius döneminde, 627 yılında imparatorluk protokolünde, eski Roma sıfatları yerine, bundan böyle bütün Bizans imparatorluğu’nu tanımlayacak olan Yunanca “Tanrı’ya sadık Basileus” -πιστος εν θεο βασιλεύς- sıfatı kullanıldı.
Ünlü Bizantolog Charles Diehl, caminin iç mekânı için, “Fevkalade bir kudret ve benzersiz bir büyüklük. Süleymaniye,Jüstinyen'in katedralinden (Ayasofya) daha etkili.” demekten kendini alamadı
İstanbul düşerken Katolik papa - Ortadoks Bizans birleşme çabası.
Latinlerin şehri Grek ismini ve ırkını yıkmaktan başka bir gaye gütmediklerine kani olan Ortodoks kilisesinin ve halkın korkunç direnişiyle karşılaştı. VIII. Jean ve halefi XI. Konstantin beyhude yere, birleşmeyi kabul ettirmek için uğraştılar; isyan sesleri Ayasofya kubbeleri altına kadar sokuldu. (1453) İstanbul'un düşeceği günün arifesinde bile şehirde birleşme lehine ve aleyhine çekişip duruyorlardı ve bazıları "Bizans'ta Latinlerin külahı yerine Türk sarığının hakim olduğunu görmeyi tercih ettiklerini" söylüyorlardı.
Sayfa 139 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Barbar Adı..
Barbar başka dil konuşan demektir. Zamanla bu kelime aynı zamanda, medeniyetten mahrum manalarında kullanılmıştır. Eski Yunan, Roma, hatta Bizans medeni dünyayı yalnız kendisinden ibaret zannederdi. Bu yanlış itikadın uzak ve yakın milletler ve alemler hakkındaki bilgisizlikten ileri geldiği muhakkaktır. Halbuki eski Yunan ve roma'dan evvel muhtelif Türk kavimleri daha yüksek bir medeniyet seviyesine varmışlardı. Nitekim sonraları Türklerle tanışan Bizans elçileri, devlet adamları ve seyyahları gördükleri yüksek medeniyet karşısında hayretlere düşmüşlerdir.
Sayfa 103 - İlgi Kültür Sanat Yayınları
Bizans İmparatorluğu'nu Haçlıların (Latinler) ele geçirişi (1204)
Haçlılar bilhassa Venedikliler isteklerini gittikçe artırıyorlardı. 1204 yılı 25 Ocak'ında, bir milli ihtilal, Latin himayesindeki iktidarı devirdi ve V. Aleksi Murzuphe iktidara geçti. Anlaşma imkanı kalmamıştı. Latinler Bizans İmparatorluğunu yıkmaya karar verdiler. 1204 Nisan 12'de, İstanbul hücumla zaptedilerek müthiş bir surette yağmalandı.
Sayfa 121 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Bizans'ta sanat ve zenginlik
Zenginliği, abidelerinin güzelliği, saraylarının süsü, kiliselerindeki eski dini eserleri ile İstanbul bütün dünyanın takdirini çekiyordu ve bütün onu görmeye gidenler hayretler içinde dönüyorlardı. Benjaminde Tudela: 'Bağdat müstesna olmak üzere dünyada onunla mukayese olunabilecek bir şehir olmadığını' yazar... Ve Robert de Clari'ye göre: "Dünya servetinin üçte ikisi İstanbul'dadır ve üçte biri bütün dünyaya yayılmıştır'.
Sayfa 117 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Selçuklu sultanı II. Kılıçarslan (1156 - 1192)
Bizans İmparatoru Manuel (1143 - 1180) sınırlarını takviye ederek tamamen savunmaya dönük bir politikayla yetindi. Tehlikeyi sezip de taarruza geçtiği vakit pek geç kalmıştı. Bizans Ordusu Miryokefalon'da (1176) müthiş bir mağlubiyete uğradı. Manuel devrinin sonunda Müslümanlar Bu devrin başında olduğundan daha ziyade kuvvetliydiler. Konya Selçuklu sultanlığı bir korkunç devlet olmuştu ve 1174'ten itibaren Selahattin Eyyubi Suriye'de hüküm sürüyordu.
Sayfa 109 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eski Yunan ve Roma kendisinden olmayana "Barbar" derdi.
Barbar başka dil konuşan demektir. Zamanla bu kelime aynı zamanda, medeniyetten mahrum manalarında kullanılmıştır. Eski Yunan, Roma, hatta Bizans medeni dünyayı yalnız kendisinden ibaret zannederdi. Bu yanlış itikadın uzak ve yakın milletler ve alemler hakkındaki bilgisizlikten ileri geldiği muhakkaktır. Halbuki eski Yunan ve roma'dan evvel muhtelif Türk kavimleri daha yüksek bir medeniyet seviyesine varmışlardı. Nitekim sonraları Türklerle tanışan Bizans elçileri, devlet adamları ve seyyahları gördükleri yüksek medeniyet karşısında hayretlere düşmüşlerdir.
Sayfa 103 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Normanlar ve Türkler Bizans'ın yendiği düşmanlardan daha mı korkunçtular
Romen Diogene, Türk ilerlemesini durdurmak için boş yere uğraştı. Malazgirt (Mantzikiert) de (1071) bozuldu ve Türklere esir düştü. Bizans bu büyük felaketin izlerini artık ebediyen silemeyecekti. Bundan böyle, imparatorluğun en iyi askerlerini, en meşhur generallerini temin ettiği küçük Asya'nın doğu tarafları, Ermenistan, Kapadokya bütün bu bölgeler bir daha geri gelmemek üzere elden çıkmıştı. İmparatorluğun artan anarşisi içinde Türkler müsait vaziyet buldular Konya ellerine geçti. Türkleri İznik'e Bizanslıların kendileri çağırdılar. Türkler 1079 İstanbul'un karşısındaki Üsküdar'ı zaptettiler.
Sayfa 99 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Bizans'ta hazinenin geliri ile imparatorun lüksü arasında denge yoktu.
Bizans devletinde ne ırk birliği, ne dil birliği vardı: Bu, denildiği gibi "yirmi ayrı milleti idare eden ve onları bu formül içinde birleştiren suni bir teşekküldü: Tek bir hükümdar, tek bir iman." Milliyetsiz bu devlete, Yunanlılık damgasıyla, Ortodoslukla icab eden irtibat ve birliği vermek idarenin parlak eseri olmuştur.
Sayfa 90 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Bizans İstanbul'u korumacılık cennetiydi.
Dünya ticaret yollarının birleştiği noktada bulunan İstanbul, doğu ile batı arasındaki konumu dolayısıyla bütün milletlerin koştuğu, bütün dünya üretiminin değiş tokuş yapıldığı büyük bir antrepo vazifesi görüyordu. Yalnız başkentte, pazar ve gümrük vergilerinin yılda hazineye 7.300.000 altın akçe, bugünkü para ile 500 milyon altın getirdiği hesap olunmuştur.
Sayfa 92 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Bizans merasim, ihtişam ve gözleri kamaştırmakla daima iftihar etmiştir
Bizans imparatorunun şahsına ait her şey mukaddes sayılırdı ve ressamlar, ilahi şahıs ve evliya resimlerinde yaptıkları gibi başının etrafında bir ışık halkası çizerlerdi. Allah'ın iradesiyle hükümdar mutlak ve despot olan İmparator bütün yetki ve nüfuzu elinde toplamıştı. Bizans anayasasında bu en yüksek kuvvet ve kudreti hiçbir şey englleyemezdi. Senato, itaatkar yüksek memurlardan ibaret bir devlet şurasından başka bir şey değildi.
Sayfa 89 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.