Üç İki Bir
Bir, iki, üç Gülümseyin çekiyorum Sizi değil hanımefendi Arkanızda duran çiçeklere söyledim Size gülmek yakışmıyor Lütfen çekilin önümden Neden ağlıyorsunuz Kötü birşey mi söyledim size
Belki de sonunun, en başından yazıldığını bilerek yaşamak gerekli. Sürekli biteceğine olan korkumuz anı yaşamaktan alıkoymuyor mu bizi? Kesişen hayatların son korkusu, başlangıçta suladıkları ruh çiçeklerini kurutmuyor mu? Ve gittikçe hızlandırmak için ruhunu sallandırdığı salıncağı bencilliklere, özgürlüğü tacize başlamıyor mu insanoğlu? Ve korktuğu sonu kendi hazırlamıyor mu? . Yanında çocuklaştığını, altı çizili cümlelerini ezbere bileni, ruhuna salıncak olanı ve hazlarına nal saldığı ruh eşini bulduğunda neden kaybetmek için çabalar? Ve en önemlisi neden yaşamak varken bencilleşir? Böyle derin yaşanmışlıklara anı olacak insan ömürde birkaç kez çıkarken insanın karşısına neden kaybetmek için isimlendirirler? . Birlikte is kokmanın sarhoşluğunda boğulmanın, uçurtma uçurmanın, huzur evlerinde kitap okumanın, çıplak ayak toprağa basmanın, uyurken izlemenin, çiçeklere su vermenin, birbirine yüksek sesle şiir okumanın, rakısına buz yarasına tuz olmanın hazzını iliklerinde hissetmektense tüm bu anları, bir gün sonu olacağını düşünerek mahvetmeye ya da hazzını indirgemeye kimin hakkı var? . Sonunda hepimizin öldüğü ve tekrarı olmayan kısa bir yer burası. Ne zincirlemeli arzuları ne indirgemeli özgürlüğü toplum standartlarına. Ve en önemlisi yarına garantin olmayan bir yerde gelecek korkusu yüzünden yaşayamadığın bu anların tekrarının olmaması.
Reklam
Geçtiğin yollara çiçekler ektim bir defa bile olsa geçerken dönüp bakmadın Benim çiçeklerim görünmez mi acep...
Belki de sonunun, en başından yazıldığını bilerek yaşamak gerekli. Sürekli biteceğine olan korkumuz anı yaşamaktan alıkoymuyor mu bizi? Kesişen hayatların son korkusu, başlangıçta suladıkları ruh çiçeklerini kurutmuyor mu? Ve gittikçe hızlandırmak için ruhunu sallandırdığı salıncağı bencilliklere, özgürlüğü tacize başlamıyor mu insanoğlu? Ve korktuğu sonu kendi hazırlamıyor mu? . Yanında çocuklaştığını, altı çizili cümlelerini ezbere bileni, ruhuna salıncak olanı ve hazlarına nal saldığı ruh eşini bulduğunda neden kaybetmek için çabalar? Ve en önemlisi neden yaşamak varken bencilleşir? Böyle derin yaşanmışlıklara anı olacak insan ömürde birkaç kez çıkarken insanın karşısına neden kaybetmek için isimlendirirler? . Birlikte is kokmanın sarhoşluğunda boğulmanın, uçurtma uçurmanın, huzur evlerinde kitap okumanın, çıplak ayak toprağa basmanın, uyurken izlemenin, çiçeklere su vermenin, birbirine yüksek sesle şiir okumanın, rakısına buz yarasına tuz olmanın hazzını iliklerinde hissetmektense tüm bu anları, bir gün sonu olacağını düşünerek mahvetmeye ya da hazzını indirgemeye kimin hakkı var? . Sonunda hepimizin öldüğü ve tekrarı olmayan kısa bir yer burası. Ne zincirlemeli arzuları ne indirgemeli özgürlüğü toplum standartlarına. Ve en önemlisi yarına garantin olmayan bir yerde gelecek korkusu yüzünden yaşayamadığın bu anların tekrarının olmaması.
Belki de sonunun, en başından yazıldığını bilerek yaşamak gerekli. Sürekli biteceğine olan korkumuz anı yaşamaktan alıkoymuyor mu bizi? Kesişen hayatların son korkusu, başlangıçta suladıkları ruh çiçeklerini kurutmuyor mu? Ve gittikçe hızlandırmak için ruhunu sallandırdığı salıncağı bencilliklere, özgürlüğü tacize başlamıyor mu insanoğlu? Ve korktuğu sonu kendi hazırlamıyor mu? . Yanında çocuklaştığını, altı çizili cümlelerini ezbere bileni, ruhuna salıncak olanı ve hazlarına nal saldığı ruh eşini bulduğunda neden kaybetmek için çabalar? Ve en önemlisi neden yaşamak varken bencilleşir? Böyle derin yaşanmışlıklara anı olacak insan ömürde birkaç kez çıkarken insanın karşısına neden kaybetmek için isimlendirirler? . Birlikte is kokmanın sarhoşluğunda boğulmanın, uçurtma uçurmanın, huzur evlerinde kitap okumanın, çıplak ayak toprağa basmanın, uyurken izlemenin, çiçeklere su vermenin, birbirine yüksek sesle şiir okumanın, rakısına buz yarasına tuz olmanın hazzını iliklerinde hissetmektense tüm bu anları, bir gün sonu olacağını düşünerek mahvetmeye ya da hazzını indirgemeye kimin hakkı var? . Sonunda hepimizin öldüğü ve tekrarı olmayan kısa bir yer burası. Ne zincirlemeli arzuları ne indirgemeli özgürlüğü toplum standartlarına. Ve en önemlisi yarına garantin olmayan bir yerde gelecek korkusu yüzünden yaşayamadığın bu anların tekrarının olmaması.
Lütfen hayallerimi terk ediniz hanımefendi. Henüz aşık olacak kadar tanımıyorum sizi. Zira bir yabancıya gönlünü kaptıracak kadar ilgiye aç ve inandıklarını çiğneyip geçecek kadar yalnız olsam da. Lütfen çekiniz gözlerinizi üzerimden. Baktığınız ve gördüğünüz arasındaki fark tahmin ettiğinizden çok daha fazla. Hayır! Korkum yok. Lakin sonlarına aşina olduğum başlangıçlarım var. Romantik komedi mi? Dramalar tüketiyorum perdemin önünde. Koca bir salon ve ben. Kalabalığın içinde yalnızım. Korkum yok, evet. Tutunduğum dalların zayıflığına değil, güçsüzlüğüne inandığım bileklerime kızarım genelde. Kaderci değil, yorgunum. Siz bana bakmayın. Hem birazdan ben gelirim sizin masanıza. Çelişkilerimin merakına kapılır, ruhuma bir pencere açmak için fark etmeden yaklaşırsınız usulca. Konuşmam ama anlatırım. Yanınızda durur öylece izlerim şaşıran çehrenizi. Ve kalbinize dokunur, karışabilirim size. Yüzeysellikten nefret etsem de sadece bedeninize çarpan dokunuşları da iyi bilirim. Çapkın değil, umutluyum ben gelecekten, aşina sonlarımın bir gün biteceğinden. Hem umut etmeyip de ne yapacağım? Gönlüme bağlı geçmişin çapalarını daha fazla çekemem ya. Sizde çekmeyin. Bakın duruyorum önünüzde. Sesim titrese de kelimelerim yıkılmaz.  Ve hazır yeri gelmişken, Beni fetheder misiniz hanımefendi? Ruhum diyorum, Şu an nasıl da başka bir ruhun işgaline muhtaç, Anlatamam..
Reklam
17 öğeden 11 ile 17 arasındakiler gösteriliyor.