İnsanlık denilen şey bu kadar karmaşık olmasına rağmen anlamak için bunca çabayı sarf ediyor olmak ne kadar doğruydu acaba?
Anladığımızı sandığımız hisler ne kadar anlaşılmıştı, gerçekten anlamış mıydık yoksa anladığımıza inanmak mı istemiştik? Gerçek doğru nedir? Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişiyorken asla peşini bırakmıyoruz. Kendi kabul ettiklerimizin ötesini görmekte zorlanıyor kabullenemiyoruz.
Somut şeylerin bile gerçekliğini bazen sorguluyorum içimde oluşan ruhani ya da sadece sinirlerime bağlı olan bedensel reaksiyonları nasıl anlayacağım? Hatta en komiği olan şunu sorayım, bu soruları sorarken cidden bir şey hissedebilir miyim?
Anı yaşamak için yaşıyoruz, psikolojik olarak kendimize motive olan bir sürü şey söylüyoruz fakat sonunda ne kadar yapıyoruz ne kadar bununla var oluyoruz? İnsan yeni tanıştığı birisine kendisini gerçekten gösteriyor mu yoksa olmak istediği kişiyi mi anlatıyor? İnsanlar olmak istediği kişiler olamadıklarını biliyorlar ve bunun bilinciyle içten içe perdeleri çekiyor arkalarından yaşıyorlar. Önde bir sahne arkada gerçekler.
Kendi benliğimizle olan yüzleşmelerimiz bile kendimizi avutmaya çıkıyor. Bunu bile bile kendimize kızmıyorken başkalarına nasıl kızabiliriz? Kızmamalıyız ama kızıyoruz. Ardındaki yanlışı yaptığımızı biliyor olmanın rahatsız ediciliği ile kaçınmaya çalışıyoruz. Kim ki ahlaksızlıktan çok bahsediyorsa en büyük ahlaksızlar onlardır demişler aynı bu misal.