Birilerinin beklentilerine cevap vermek için takdir toplamak ve ortama aykırı düşmemek adına öyle çabalamıştı ki kendine özgü tepkileri silikleşmişti nihayet.
Yayınlandığı yıl, uzun bir süre konuşulan Cihan Aktaş'ın kitabındaki 'Seçilen' başlıklı hikayede, tam da bu durum snlatılıyordu. Mücahideliği sürekli övülen, desteklenen genç kız, iş evlilik seçimine geldiğinde, övgülerde bulunan adamın evlenmek için 'pembe pardesülü' kız seçimini izleyebiliyor sadece. Zira pembe pardesü, itaatkar ve evinin kadınını sembolize ederken, öteki ise tebliğ peşinde koşan, dolayısıyla ev içi ritüelleri ihmal eden ve sınırsız itaatte bulunmayacak olandır. (Aktaş,1995,s.119)
Eğer Allah iki insanı birbirine yazmadıysa iki cihan bir araya da gelse o iş olmaz;
ama Allah tarafından iki insan birbirine yazıldıysa buna hiçbir Allah'ın kulu engel olamaz.
“Olduğun gibi görün, kendini sakınma saklama. Kendine doğru değiş. Kendin ol. Başkalarının seninle ilgili düşüncelerine de bundan böyle hiç aldırma. Kendi içine kulak ver, kendi öz yaradılışına...”
“İşine yaramayan, yoluna engel olabilecek bütün anıları silecek, geçmişini yeniden yazacak, benden öğrendiği, hayatımdan kopardığı kelimelerle, bildiği gibi yazacak.”