Özgürlüğünün tadını çıkarıyordu. Istediği zaman yatıyor, keyfine göre kalkıyordu. Ona bu konuda emir verecek kimse yoktu. Artık yalan söylemesine gerek olmadığını fark etmişti.
Özgürlüğünün tadını çıkarıyordu. Istediği zaman yatıyor, keyfine göre kalkıyordu. Ona bu konuda emir verecek kimse yoktu. Artık yalan söylemesine gerek olmadığını fark etmişti.
Hıçkırıkları duyulmasın diye yastığını ısırıyordu. Canını yaktıkları için ya da ayağına baktıklarında hissettiği aşağılanma duygusu yüzünden değil de, bu işkenceye karşı koyamadığı için kendine duyduğu öfkeden ağlıyordu; ayağını kendi rızasıyla dışarı çıkarmıştı.
“Bana ne olduğunu tam anlamı ile tanımlayamıyorum. Şimdi ve daha sonrasında, hep korkunç bir kaygı yaşıyorum. Açıkçası nedensiz bir şey. Diğer taraftan, kafamda bir boşluk ve yorgunluk hissi yaşıyorum… Bu aralar, melankoli ve iğrenç pişmanlık ataklarım var”
"Suç onun babasında." Hiçbir anlamı yokmuşçasına söylemişti. "Bizim bildiğimiz Yozo çok saf, düşünceli, eğer içki içmezse, hayır, hayır, içse de... melek gibi bir çocuktu." SON