diğer insanın mahvettiğini sandığın şeydir aşk
zırhlı savaş gemileriyle birlikte kaybolmuş olan şeydir aşk
çalan telefondur aşk,
aynı ses ya da başka bir ses ama asla doğru ses değil
Gece Çılgın Ayak Sesleriyle Yırtıldı | Charles Bukowski
Onlarınki gibi sevgiler, eğer doğacaksa, iki kişinin önce birbirlerinin kötü huylarını tanıyıp, iyi yönlerini en son öğrenmeleriyle doğar. Aşk, katı, gündelik gerçek yığınlarının arasındaki çatlaklarda yeşerir.
Notanın Ervahı 1 | Merhabalar! Aşk ve müzik konulu bir kitap ile geldim bu sefer. Bu daha önce hiçbir yerde karşılaşmadığım kitaptı fuar alanında gezerken tamamen dış kapağı ilgimi çekti ve konusu hoşuma gidince anlık gazla almış olduğum bir kitap, ama hiç pişman değilim. Aldıktan sonra fark ettim ki bir kaç gün sonra yazarıda geliyormuş imzalatma şansımda oldu. Kitap hakkında ki düşüncelerim şöyle ki, Leyla çok hem tatlı hem de inatçı bir kız, erkeğimiz zaten okurken sizi çok gaza getiriyor. İkisininde hayat zorlukları ile birbirlerine bulup yaralarını sarmaları çok güzeldi. Favori karakterin tabiki de Teoman, çılgın çocuk. İniş çıkışlı baya olaylı bir ilişkileri olsada sonu tahmin ettiğim gibi bitmediği için mutluyum. Müzik konulu kitapları seviyorsanız, aksiyon vurdulu kırdılı konulu kitaplar seviyorsanız okuyun pişman olmazsınız :)
Farklı ve birbirine uymayan fikirlerinin aşkla ne ilgisi vardı? Bunlar zihinsel süreçlerdi. Oysa aşk, aklın ötesinde, üstündeydi. Martin aşkı asla küçük görmezdi. Aşka tapıyordu. Akıl vadisinin ötesindeki dağların zirveleriydi aşkın memleketi. Varoluşun yüce bir hali, yaşamın zirvesiydi ve çok ender bulunurdu. Sevdiği bilimsel filozoflar ekolü sayesinde aşkın biyolojik önemini öğrenmiş ve aynı rafine bilimsel akıl yürütme süreci sayesinde insan organizmasının en yüksek amacını aşkla elde ettiği, aşkın asla sorgulanmadan hayatın en büyük mükâfatı olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varmıştı. Böylece âşıkları tüm öteki varlıklardan çok daha fazla kutsanmış sayıyor; dünya işlerinin üstünde, paranın, servetin ve muhakemenin fevkinde, halkın takdirinin ve alkışının yukarısında, hatta bizzat hayatın bile ötesinde olduğunu telakki ettiği “Tanrı’nın çılgın âşığının”, hayatını “bir buseye” feda edebileceğini düşünmekten büyük zevk alıyordu.
Sayfa 222 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Ayşen Sıla
Selamün Aleyküm
Bugün sizlere çok severek okumuş olduğum #savurkülleriniyanmış kitabının devamı olan #savurküllerinianka ile geldim...
İlk kitabı da büyük bir beğeniyle,severek okuyup devamını oldukça merak etmiştim.
Yazarın anlatım tarzı,kurgusunun
Elveda Efelya...
kalbim
o metruk tenhalık, o kırılgan kuş
yıkıntılı şehirlerin aynasında yekinen imge
uzak yağmurlar bekleyen çölün suya hasretiydi
su gidiyor aldırmayıp şerha yaralarına kalbimin
yüklenmiş gidiyor
kuvva adımlarıyla erkenci bir baharı
şarkıları, zamanları, düşe dair ne varsa
na varsa umut adına, yarın adına
olası mutlulukları
seni gördüğüm o gece hatırlıyorum, demiştin ki
kalbim, kalbinle birlikte okudu aşk masalını
gözlerim o siyah gözlerde gördü
aşkın çılgın ve susuz bakışlarını.
Kitabı okumayan yahut filmini izlemeyenlerin dahi aşina olduğu "Çılgın Kalabalıktan Uzak" ifadesi Thomas Gray'in 1751'de yazdığı 'Bir Taşra Kilise Bahçesinde Yazılan Ağıt' adlı şiirinden geliyor:
Kaç çiçek kim bilir sergiler renklerini, gözlerden ırak/Itırını çöl kumuna saçmaya tutsak.
Çılgın kalabalıktan uzak
çığlığı hala yankılanan andır aşk
rulet masasın da Dostoyeski 'dir aşk
yerde sürünen şeydir aşk
bir yabancıya dayanmış dans eden karındır aşk
bir somun ekmek çalan yaşlı kadındır aşk
ve çok fazla ve fazlasıyla erken kullanılan bir sözcüktür aşk.
diğer insanın mahvettiğini sandığın şeydir aşk
zırhlı savaş gemileriyle birlikte kaybolmuş olan şeydir aşk
çalan telefondur aşk,
aynı ses ya da başka bir ses ama asla doğru ses değil