Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
271 syf.
10/10 puan verdi
Clarence Streit, 1896 doğumlu, zeki ve maceracı Amerikalı bir asker-gazeteci. Yükselen Türk milliyetçi akımını ve özgürlük mücadelesini yakından incelemek, mücadelenin lideri Mustafa Kemâl ile mülakat yapmak için iki Türk jandarması ve Azerbaycanlı tercüman yaveri ile Anadolu'da geziyor. Kendisine zengin sunumlar yapan fakir köylülere misafir oluyor, çocuk direnişçilerle konuşuyor... Kendisine "gitme, dönemezsin" diyenlerin aksine olabildiğince az önyargıyla gelen Streit, farklı ve hoş duygularla görevini tamamlıyor. Gazeteye mülakatları çıksa da, gezisini ve tecrübelerini kitaplaştırma hayâlini aradan onyıllar geçtikten sonra yanına gelen genç bir hemşehrisi, bir Türk dostu, tarihçi Heath Lowry gerçekleştiriyor.
Bilinmeyen Türkler
Bilinmeyen TürklerHeath W. Lowry · Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları · 20117 okunma
Ermeni soykırımı iddialarını (yalanını) Atatürk nasıl yanıtlamıştı? 26 Şubat 1921’de Amerikalı gazeteci Clanence K. Streit, Kurtuluş Savaşı'nın önderini merak edip, tüm dostlarının ikâzlarına rağmen Amerika'dan Ankara'ya gelir. Yüce Atatürk, İstiklâl mücadelemizdeki haklılığımızı tüm dünyaya duyurmak için Amerikalı gazetecinin bu ziyaretine
Sayfa 213 - Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları
Reklam
Atatürk, Amerikalı gazeteci Clarence K. Streit'ın kendisini ziyareti esnasında, Ermenilerin zorunlu göçe tabi tutulmasının gerekçelerini sorması üzerine sinirlenerek şu cevabı verdi: "Düşmanca ithamda bulunanların sürdürdükleri büyük mübalağalar dışında Ermenilerin tehciri meselesi aslında şuna dayanmaktadır: Rus ordusu 1915'te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında geri çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız bir şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu. Bu cinayetleri işleten saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından itibaren kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan istifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinde yapıyorlardı. İngilizlerin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda'ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya efkârı Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz. Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasaydı evlerine dönmüş olurlardı..."
Sayfa 439