Bir insana bir insan herhalde yeterdi. Fakat o da olmayınca? Her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tam bir vehim olduğu ortaya çıkınca ne yapılabilirdi? Bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim. İçimde insanlara karşı öyle bir itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu ki, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum.Kim olursa olsun, temasa geldiğim herkesi düşman, hiç değilse muzır bir mahluk telakki ediyordum. Seneler geçtikçe bu his kuvvetini kaybedeceğine şiddetlendi. İnsanlara karşı duyduğum şüphe, kin derecesine çıktı. Bana yaklaşmak isteyenlerden kaçtım. Kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok kaçıyordum. “O bile böyle yaptıktan sonra!..” diyordum
Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna
Elimizde çayımız soğudu da o gece iki kelimeyi bir araya getirip derdimizi anlatamadık. Kalkıp bir bardak daha çay koysam değişir miydi hava, çözülür müydü dilimin bağı? Sanmıyorum... Anlamayana ne anlatılır ki?
Dermansız sandığınız dertlerin yükünde boğuluyorsanız YAZIN. Bir süre sonra yazdıklarınızın ağırlığında ezilirseniz de yazdıklarınızı YAKIN. Bende hep işe yaramıştır. Yaktıklarımla kül olan hüzünlerim vardı benim. Şimdi hepsi birer gülümseme oldu. 😊
Rüzgar fısıldasın, kuşlar ötsün, laleler ise hep dik dursun. Yağmur durduğunda, güneş çıktığında, umutlar gerçek olacak; umutlar umut olmaktan çıkacak.