Bir kitap okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.
Sonunda dünyada neden savaşın, barışın, derneklerin, ticaretin, siyasetin vs. var olduklarını anladım. Sizin bildiğinizi sanmıyorum. Bu yüzden her zaman mutsuz olacaksınız.
Size söyleyeceğim: kadınlar sağlıklı çocuklar doğursun diye.
Çocuklar Boyama Kitabı değildir Onları en sevdiği renklere boyayamazsın
uçurtma uçurmanın ayrılmaz bir parçası da buydu zihnin uçurtmanla birlikte oradan oraya savrulurdu
"Çocuklar, hissettikleri gibi konuştukları için müthiş edebiyatçılar sayılırlar, hem ayrıca hissettikleri, başkalarının ne diyeceği hesaba katılarak hissedilenler cinsinden değildir."
Bir atlı akınlarda çocuklar gibi şendik ;
bin atlı o gün dev gibi bir Ordu yendik! ak tolgalı Beylerbeyi haykırdı :ilerle!
Bir Yaz Günü geçtik Tuna'dan kafilelerle...
şimşek gibi bir semte atıldık 7 koldan
şimşek gibi Türk adlarının geçtiği yoldan bir gün dolu düzgün boşanan atlarımızla
yerden 7 kat arşa katlandık kanatlandık o hızla
cennette bugün gülleri Açmış görürüz de hala o kızı hatıra titrer gözümüzde!
bin adlı akınlarda çocuklar gibi şendik;
bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!
( Yahya Kemal)
Her ne kadar çocuklar için yazılmış bir kitap ise de mutlaka yetişkinler tarafından da okunmalı.
Kitabın kahramanı "Feo" nun yaşamında karşılaştığı zorluklara / zorbalıklara rağmen pes etmemesini, savaşmasını, insanların da inancını kazanıp birlikte hareket edince kötülüğün kazanmasının mümkün olmayacağının hikayesini büyük bir keyifle okudum.
Toplum içerisinde kötülerin iyileri ezdiği durumları ama buna izin vermemenin de mümkün olduğunu "Feo" sayesinde öğreniyoruz.
Feo ve KurtKatherine Rundell · Domingo Yayınevi · 2017277 okunma
Ak saçlı başını alıp elini ,
Kara hülyalara dal anneciğim!
o titrek kalbini bahtın yeline ,
bir ince tüy gibi sal anneciğim!
sanma bir gün geçer bu karanlıklar ,
gecenin ardında Yine gece var;
çocuklar hıçkırır ,anneler ağlar ,
yaşlı gözlerine kal anneciğim !
gözlerinde aksi bir derin hiçin,
kanadın yayılmış çırpınmak için;
bu kış yolculuklar var ,diyorsa için,
beni de beraber al anneciğim !
( NECİP FAZIL)
İnsanlar bir gün koca bir meydanda atlıkarıncayı buldular ve çocukların dışında kimse binmeye cesaret edemedi. Çocuklar yorulmayan atlara, süslü arabalara binerek kısa süreliğine de olsa başka bir dünyaya gidiyorlar. Gidip, görüp ama kimselere anlatamadıkları bir dünyaya..."
Bomboş sokaklar gibi
Yetim çocuklar gibi
Susuz kalmış toprak gibi
Muhtacım ben sana
Bazen bir gülümsemene
Bir baş okşamana
Ya da göz kırpışına
Muhtacım ben sana
Yapraklarının birçoğu ezilmiş, sağlam kalanları da porsumuştu. Kırmızıların yanında yeşilleri, yeşillerin yanında yarısı al yarısı ham irili ufaklı yüzlerce domates yatıyordu. Hepsi de bir canavar ya da bir sapığın insanlık dışı saldırısıyla yeni doğmuş çocuklar gibi seslerini bile çıkaramadan can vermişlerdi.
Etten saraylar kuruldu ovalarda
Kemikten kaleler
Ölüme bulaştıktan sonra çiçekler
iki nehir boylarında
Yalnızca kan koktu yazılan tabletler
Ninsun çoktan dönüşmüştü Nino'ya
Ve Nino'dan
Asur sarayı Ninowa'ya çoktan
Akıp gitmişti koskoca bin yıllar
iki nehrin aşksız ve ışıksız arasından
Urartulu dağ çiçeği gözlü kadınlar
Babilli nehir sesli genç kızlar
Ve Medyalı kargı bakışlı delikanlılar
insan yüzlü bir tanrıya kul oldular
Günün bir ölüm vakti
Asur elçisi önünde divan durdular
iki nehir boylarında çocuklar
Bir aşk gülünü bile
Dalında koklayamadan yok oldular