Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cosette Okuyor

-”Onu hâlâ özlüyorsun değil mi anne?” “Onu” derken babamı, neredeyse hiç hatırlamadığım adamı kast ediyordum. + “Evet canım. Onu her zaman seveceğim.” -“O bizi terk etti, onu nasıl sevebiliyorsun?” +”Evet, bizi terk etti. Ama birisi kötü bir şey, acı veren bir şey yaptığında bu onları sevmeyi bıraktığımız anlamına gelmez. Biz sadece rotamızı değiştiririz. Hayatımızı başka bir düzene sokarız. Ama aşk var olmaya devam eder.” Elini kalbine bastırdı. “Aşk burada yaşar. Bunu sen de bir gün anlayacaksın.”
Reklam
Julia’nın çığlıkları, kente düşen bombalardan kaçan insanların haykırışlarına karışmaktadır. İngiltere’nin liman kenti olan Liverpool, Hitler’in savaş uçakları tarafından yerle bir edilmektedir. Kentte çıkan yangın gecenin siyah saçlarını tutuşturmuş, ateşin dev dili savaşın zafer şarkısını söylemektedir... Oysa Julia, insanlık tarihinin kara günlerinden biri olan 9 Ekim 1940’ta, gökten ölüm yağdığı böylesi bir günde, bir doğumevinde atmaktadır çığlıklarını!.. 1938 yılıydı... Julia, kentteki Seflon Parkı’nda gezerken karşılaşmıştı Freddy’le... Freddy’nin başındaki şapka güldürmüştü Julia’yı, komik bir şapkaydı bu. Freddy, şapkayı çıkarıp göle fırlatmış ve böylelikle arkadaşlıkları başlamıştı... Ailesi bu birlikteliği onaylamasa da, evlenmeye kararlıydılar... İki yıl sonra Julia, Freddy’nin çocuğunu dünyaya getirmektedir. Doğum anında Freddy, karısı Julia’nın yanında değildir. Bunun da nedeni Freddy’nin gemilerde garsonluk yapmasıdır. O günlerde Freddy’nin çalıştığı gemi New York Limanı’na demirlidir ve Julia kocasından Amerika’ya göçmen olarak başvuranların tutulduğu Ellis Adası’nda olduğuna dair haber almıştır. Julia, böylesi zor koşullarda doğurduğu erkek çocuğa “John” adını koyar... Ve tabii ki bebek, babasının soyadını alarak kaydedilir nüfusa: “John Lennon...”
Korkunun boyunduruğu altında yaşamamıza karşın, gülmesini de çok iyi biliyorduk. Olayların gülünç yönünü görme yeteneğimiz vardı. Neşeye, gülmeye doyamıyorduk, dahası sınırlayamıyorduk. Bir şeyi gülünç bulduğumuz zaman öyle yarım yamalak değil, katıla katıla gülüyorduk. Ah, inanın bana, bizler gülmeyi çok iyi beceriyorduk!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Düşlerimin nedeni ve anlamına ilişkin ilk ipucunu elde ettiğimde liseyi bitirmiş genç bir adamdım. O güne dek düşlerime hiçbir anlam verememiş, neden bulamamıştım. Ama üniversitede ruhbilim okudum, evrimin ne olduğunu anladım; birçok ussal durumu ve deneyin açıklamasını öğrendim. Sözgelimi, boşluğa yuvarlanma düşü, açıklamasını öğrendiğim ilk
Geri141
619 öğeden 616 ile 619 arasındakiler gösteriliyor.