Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yahudi kavminin dünya üzerinde hiçbir dostu yoktur. Bu şartlar içinde Yahudi’den uluslararası meselelerde yapıcı icraat beklemek açık gözle rüya görmek demektir. O zaten tabii olarak kendi inanç ve karakterine uygun düşen “bozulmuş” Tevratın kölesidir. Onun şiddetle bağlı olduğu bu kitap ruh benliğine öylesine hakim olmuştur ki, Yahudi ister istemez ırkçılığın şampiyonu durumuna gelmiştir..
Sayfa 104Kitabı okudu
382 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kadim Zamanlardan Kalan Eski Bir Masalsın Şehr-i İstanbul
Bilir siniz bir tabir vardır “İstanbul Aşığı” diye. Levon Panos Dabağyan’ı anlatabilecek en güzel tabirdir. İstanbul’un kartpostalları süsleyen ve masalımsı zamanlarından ayna tutuyor bize Dabağyan eserinde. İstanbul’un insanın insan olduğu zamandan başlıyor anlatmaya. Eyüp semtinin uhrevi atmosferi içerisinde, Müslim ve Gayrimüslim ’in kardeşçe yaşamasını, “Hz. Eyüp’ün türbesi bizim içinde önemliydi. Annem ve teyzemle birlikte ziyarete giderdik” diye anlatıyor. Bayramların Müslüman ve Hristiyan ahali için önemi aynı ve hep birlikte kutlanırmış. Kitap; Eyüp, Sirkeci, Yeşilköy semtlerini ve burada Dabağyan’ın yaşamış olduğu anıları anlatıyor. Tabi anlatılan bunlarla sınırlı değil. Şehrin kültür dokusuna katkı sağlayan ne varsa, türbeler, camiiler, yazlık sinemalar, geçmişi bir asır’a dayanan lokantalar, meyhaneler, mesire yerleri, şimdilerde sadece türküleri süsleyen “kara tren “vs. ne kadar güzellik varsa hepsine değinmiş. Okurken bir yandan geçmişi anımsıyorsun öte yandan sanki eski bir Yeşilçam filminin içindesin gibi. Kadim zamanlardan kalan eski bir masalsın şehr-i İstanbul. Bütün bu güzellikler kentsel dönüşüm başlamadan evvelmiş tabi. Tarihi binaların yerini, sanki arşa değecek o çirkin gök delenler almadan önceymiş. Sanki şehirde başlayan bu istimlak furyası ile birlikte bu kadim şehrin güzel insanları da bir yerlere çekip gitmiş. “O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.” diyen büyük usta Yaşar Kemal’in bu sözü, kadim şehirden arta kalanı anlatmak için biçilmiş kaftan.
Zaman Tünelinde Şehr-i İstanbul'un Seyir Defteri
Zaman Tünelinde Şehr-i İstanbul'un Seyir DefteriLevon Panos Dabağyan · Karadağ Yayınları · 20062 okunma
Reklam
Meyhaneler
"Meyhane ve Meyhanecilik" Bizans'ın öz malı olup, bu mesleğin pirleri de bizati kendileri idi. Nitekim meşhur ve günümüze kadar erişmiş bulunan Meyhane Mezelerinin çoğunluğu da Bizans'ın namlı "Mahzen" meyhanelerine ait olup Bizans'tan Osmanlı'ya, oradan da Cumhuriyet Türkiye'sine aktarılmıştır.
Sayfa 165 - Karadağ YayınlarıKitabı okudu
Atatürk'ün Halkevleri açılışındaki konuşması 19 Şubat 1932
Gençlik, (gelişen ve yetiştiren) bir çalışmanın içinde yaşatılmalıdır. Millet, şuurlu, birbirini anlayan, birbirini seven, ideale bağlı bir halk kitlesi halinde teşkilatlandırılmalıdır. En kuvvetli ders vasıtalarına ve yetişkin muallim ordularına malik olmak kafi değildir. Halkı yetiştirmek, halkı bir kitle haline getirmek için, ayrıca bir milli halk mesaisinin tanzimini ihmal etmemeliyiz. Silah kuvvetinden, her türlü cebir ve madde kuvvetlerinden daha müessir olan fikir kuvvetidir. Milletimizi bu sahada yetiştireceğiz.
Sayfa 136 - Karadağ YayınlarıKitabı okudu
Eminönü
Fatih Sultan II. Mehmet zamanından beri var olan ve Konstantinopolis'in fethinden kısa bir dönem sonra tesis edilen, Gümrük Eminliği Binası'na atfen binanın önündeki küçük meydana, Eminlik Önü adı tesmiye edilmiş ve halk yakıştırması ile mezkûr isim "Eminönü" şeklini almış ki, mezkûr isim asırlardır hiç değişime uğramadan kullanılmaktadır. Bizanslılar'ın devrinde ise bu semtin adı (Eminogi) idi.
Sayfa 119 - Karadağ YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Florya semtinin adının hikâyesi
Florya adı kayıtlara göre İskender Çelebi'nin av köşkü'nün adından mülhem olarak meydana gelmiş. Şöyle ki; Arnavutluk'un Florina Kasabası halkından olan İskender Çelebi, mezkur köşküne bu sebeple mevzubahis adı koymuş ve zamanla halk dilinde Florya şeklini almış. Tam adı ise Florina Bağçesidir.
Sayfa 108 - Karadağ YayınlarıKitabı okudu
Kültürel yozlaşmaya ne güzel örnek
Mesela, benim çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda, sabah erken saatlerde işe giderken, karşınıza çıkan şahıs her kim olursa olsun, onu selamlamak usul dendi. Şimdi ise, birisine Selam verdiniz mi, bön bön yüzünüze bakarak, acaba niçin selam verdi diye hayret eder!.. Çünkü, maddiyatın, maneviyattan ağır basması, insanları maneviyatın nurlu ışığından uzaklaştırmış ve böylece sevgi açısından köreltmiştir.
Sayfa 73 - Karadağ YayınlarıKitabı okudu
166 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.