“Belki de o zamanlar ben de bilmiyordum bunu. Tek bildiğim Giovanni'nin odasından çıkmak istediğimdi."
"Neyse, çıktın işte" dedi. “Şimdi ben de çıkıyorum yaşamından. Geriye kalan yalnızca zavallı Giovanni - o da başını kaybetti.”
“Sen kimseyi sevemezsin” diye bağırdı Giovanni oturduğu yerden doğrularak. “Sen hiçbir zaman kimseyi sevmedin ve sevmeyeceğinden de eminim. Sen kendi masumiyetini seviyorsun, kendi aynanı - kendi aynandaki görüntünü seviyorsun.”
"Onun arkadaşlıktan ne beklediğini bilmiyorsun ama tehlikeli olabileceğini hissediyorsun. Seni değiştirebileceğinden korkuyorsun. Şimdiye dek nasıl arkadaşlıkların oldu ki?"
Napolyon’un sadece askeri başarılarının anlatıldığı kısa bir kitap. Eğer savaşlarına ilgi duyuyorsanız okumaktan bayağı zevk alırsınız, şahsen benim için bu böyleydi.
“Napoléon’un en sıkı muhalifleri bile onun dünyaya mal olmuş bir şahsiyet olduğunu ve gerçekleştirdiği eylemlerin bugün bile hayatımızı etkilediğini reddedemez.”
Oscar Wilde’ın yaşadığı dönemde neden toplumunda sevilmediğini, hapse tıkıldığını anlamak için düşüncelerini okumanız yeterli. Muhafazakar ülkesini her fırsatta yeriyor, edebi eserlerini, halkını, gazetecilerini, şairini… herkesi acımasızca eleştiriyor. Doğru yerlere parmak bastığından olsa gerek Wilde, el üstünde tutulması gerekirken hak etmediği muamelelere maruz kalmıştır.
Dipnot: Wilde, kitapta George Meredith’i İngiltere’de kimseyle kıyas edilemeyecek bir romancı olarak tanımlamış. Yayınevleri şu işe bir el atsa da eserleri çevrilse…
“İnsanın şu ana kadar aradığı şey aslında, ne acı ne de zevk; sadece Hayattır. İnsan dolu dolu, tam olarak, mükemmel bir şekilde yaşamanın yollarını aramıştır.”