67 syf.
7/10 puan verdi
Yıllar sonra tekrar elime aldım. Yarım saat sürmedi göz ucuyla okumam. Otobiyografik anıları okumaktan büyük zevk alıyorum. Yaşanmışlıklar ve başkalarının sizinle aynı yoldan geçtiğini, aynı duyguları yaşadığını, aynı sorunlarla karşılaştığını okumak güç veriyor. Yalnız olmadığınızı hissediyorsunuz. Tezer Özlü için karamsar ve gri düşüncelere sahip dense de onu okurken rahatladığımı düşünüyorum. Yaşamın özünü bu kadar iyi anlamış bir insana dünyanın dar edilmesi kadar kötü bir şey olamaz. İnsanın çıkarsız, içinden geldiği gibi yaşayamadığı bir toplumda üzerine kefen gibi biçilen rolü oynamasını eleştirmiştir hep. Bir yanda ölmek istemesine rağmen herkesten iyi yaşayan bir Tezer Özlü; diğer yanda ise ölmeyecekmiş gibi yaşayıp ölüden farkı olmayanlar... Çocuklar için çaresizlikten katlanılan evlilikler, kadınların erkeklerden ve hayattan alamadıkları haz, namus ve sadakat arasına sıkışan hayatlar, yalnızlık, toplum baskısı, anlaşılamamak... Tezer Özlü, kendisinden önceki kuşağın kısık sesini gür bir şekilde haykırmıştır. Kendisinden sonra gelenlere yol açmıştır.
Çocukluğun Soğuk Geceleri
Çocukluğun Soğuk GeceleriTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 201816.4k okunma
TERZİLER GELDİLER Terziler geldiler. Kırılmış büyük şeylere benzeyen şeylerle daha çok koyu renklere ve daha çok ilişkilere Bir kenti korkutan ve utandıran şeylerle. Kumaşlar bulundu ve uyuyan kediler okşandı. Sonra sonsuz çalgısı sevinçsizliğin. Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de Duruma uymak kısaltıyordu
Terziler GeldilerKitabı okudu
Reklam
Paskal üç türlü hakikat ayırıyordu: Etin hakikatleri, aklın hakikatleri, imanın hakikatleri. Birincisi, kör nefsimizin zenbereği etrafında çevrelenen ve onun tarafından idare edilen bütün iştahları,hırsları ve menfaatleri içersine alıyor. Muvaffakiyetlerimizin dünyasını çenberliyor. Kendisiyle ve kendi sayesinde kurnazlaşan insanı hayvanlarla birleştiriyor. İkincisi, bizi aklın, tasavvurla iradenin fethettiği bir aleme yükseltiyor. Kendi dar benliğimizden çıkarak bizi bir büyük alem yapıyor. İlmi, temaşayı, mana cevherini sunuyor. İnsanı ruh aleminin serdarı yapıyor. Üçüncüsüne gelince, o bizi insani olan varlığımızın da üstüne yükseltiyor. Sonu olan dünyamızdan, sanki bir hamle ile, sonsuzluğa ulaştırıyor. Parça iken bütün yapıyor; fani iken ebedi kılıyor. Onun varlığıyla, yolcu iken yol, sermest iken saki, damla iken derya oluyoruz...
Her ülkede, her kentte birlikte yaşayan, farklı farklı kökenlere sahip o insanlar, biçimleri bozan prizmaların -bazı yerleşik düşüncelerin, atalardan kalma önyargıların, dar kafalı imgelerin- içinden birbirlerine bakmayı daha uzun süre sürdürecekler mi? Bana kalırsa, içinde yaşadığımız dünyaya daha iyi kulak kabartabilmek için alışkanlıklarımızı ve önceliklerimizi değiştirmemizin zamanı geldi. Çünkü bu yüzyılda artık yabancı diye bir şey yok, yalnızca "yol arkadaşları" var. Çağdaşlarımız ister sokağın öteki köşesinde isterse dünyanın öteki ucunda yaşıyor olsunlar, evimizden iki adım uzaktalar sadece; davranışlarımız onları derinden etkiliyor, onlarınki de bizi.
“Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker. Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona *dar bir geçim* vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” O da şöyle der: “Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak haşrettin? Allah, “Evet, öyle. Âyetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun” der.” •Tâ-Hâ 123-126. ayet
"Bacaklarını aç benim için." Julia lavabonun üzerinde oturuyordu. Ellerini ha- reketsizce karnının üzerinde tutarak bacaklarını iyi- ce açtı. Clay, onun eteğini beline kadar sıvadı ve iç çamaşırının dışı boyunca burnunu gezdirerek onun kokusunu içine çekti; duyularını tamamen Julia'nın kontrol etmesine izin verdi. Julia derin bir
Sayfa 121
Reklam
" Kuşkusuz on dört yaşındaki her çocuk gibi henüz şekillenmemiş, eğilip bükülebilir bir varlıktım, ama Alissa'ya olan aşkım çok geçmeden amacıma daha da bilinçle yönelmeme yol açtı. "
RAB'bin meleği ilerledi, sağa sola dönüşü olmayan dar bir yerde durdu. Eşek RAB'bin meleğini görünce, Balam'ın altında yıkıldı. Balam öfkelendi, değneğiyle eşeği dövdü. Bunun üzerine RAB eşeği konuşturdu. Eşek Balam'a, “Sana ne yaptım ki, üç kez beni böyle dövdün?” diye sordu. Balam, “Benimle alay ediyorsun” diye yanıtladı, “Elimde kılıç olsaydı, seni hemen öldürürdüm.” Eşek, “Bugüne dek hep üzerine bindiğin eşek değil miyim ben?” dedi, “Daha önce sana hiç böyle davrandım mı?” Bundan sonra RAB Balam'ın gözlerini açtı. Balam yalın kılıç yolda durmakta olan RAB'bin meleğini gördü, eğilip yüzüstü yere kapandı. RAB'bin meleği, “Neden üç kez eşeğini dövdün?” diye sordu, “Ben seni engellemeye geldim. Çünkü gittiğin yol seni yıkıma götürüyor. Eşek beni gördü, üç kez önümden saptı. Eğer yoldan sapmasaydı, seni öldürür, onu sağ bırakırdım.”
NEP başlıklı makale
Bu kavram, Sovyet iktidarının 1921 ("savaş komünizmi" denilen dönemin sona ermesi) ile 1928 (ilk beş yıllık planın yürürlüğe girmesi) arasındaki ekonomik ve siyasi stratejisini betimler NEP, 1) hem sosyalist ekonomi içinde kapitalist sektöre (piyasa mekanizmalarına) bir alan açılmasıyla, 2) hem de proletarya ile köylülük arasındaki
Sayfa 684 - Yordam KitapKitabı okudu
Kır kalemi kes cezamı yaşamayı neyledim
Düştüm mapus damlarına öğüt veren bol olur Toplasam o öğütleri burdan köye yol olur Ana baba bacı kardaş dar günümde el olur
Reklam
Yol uzun; umutsuz çıkamam yola Zaman dar; sevdasız yürüyemem ki Hangi aşk beslenir hazinelerden Hangi can sığınmış paraya pula Dirilmeye geldim, çürüyemem ki
Yenə də son ümid yollara qaldı - Tanrıdan bir cığır, yol götür, gedək. Biz nə istəyirdik, fələk nə çaldı - Bu dərd havasına qol götür, gedək. Demə sabahlara ümid var, gülüm, Qışı bahar gülüm, yazı qar gülüm, Bu Tanrı eşqinə dünya dar, gülüm Nəyin var, dünyadan, gəl götür, gedək. Bu yazı - alnımın qırışan yeri, Sevinclə kədərin barışan yeri... Ölüm - arzuların qovuşan yeri, Qoşa məzarıma gül götür, gedək.
496 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Beyazıd Bestami ve Köpek
Bayezid-i Bestami (Kuddise Sirruh) bir gün, talebeleriyle dar sokaktan yürüyordu ve karşıdan da bir köpek geliyordu o büyük gönül dostu hemen duvarın dibine çekildi ve talebeleri de çekildi köpekte sallana sallana yoldan gecti gitti (bu talebeler'inden birinin hatırına şöyle geldi; İnsanoğlu hayvanlardan şereflidir. Hem bizim şeyhimiz, ariflerin sultanıdır. Hemde etrafındakiler onun, her biri çok kıymetli sadık talebeleridir. Bütün bunlara rağmen, şeyhimiz bu köpeğe yol vermesinin hikmeti acaba nedir?" Bunun üzerine Bayezid-i Bestami Buyurdu ki; köpekle karşı karşıya gelince köpek bana, hak lisanı ile; ey gönül dostu sakın kibirlenme gurur yapma benim yerimde sen senin yerinde bende olabilirdim, onun için kibirine yenik düşme dedi ...Bayezid-i Bistâmî Hz., köpeğe; Senin dışın pis, benim ise içim. Gel arkadaş olalım belki birbirimize faydamız olur dedi. Bunun üzerine köpek dedi ki: Seninle arkadaş olmamız mümkün değil. Çünkü halk Sana tâzim eder, beni horlar. Seni gören ikramda bulunur, beni gören taşlar. Senin bir ambar buğdayın var, ama benim yarına yiyecek bir kemiğim bile yok. Ariflerin Sultanına selam olsun! dedi ve boynunu büküp gitti. gönül gözü açık olana köpek bile nasihat veriyor; işte bu yüzden kimseyi hiçbir canlıyı hakir görmemek,küçük görmemek lazım. herşeyin yaradanı Allah cc.'dür. Kimse kimseden üstün değildir üstünlük ancak takva ve amelle olan şeydir.
Nasıl İyi Bir Kul Olunur?
Nasıl İyi Bir Kul Olunur?İmam Gazali · Kitap Kalbi Yayıncılık · 2016130 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.