Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Dar Zamanlar Üçlemesi’nin son romanı Hayır ile Adalet Ağaoğlunun bu büyük eserini tamamladım. Aysel’in yaşamı üçlemenin son romanında öğrencisi Engin’in gözünden anlatılırken aynı zamanda Yazar karakterinin de dahil olmasıyla roman başka bir boyuta geçiyor. İlk roman Ölmeye Yatmak, Aysel’i doçent Aysel haline getiren olayları anlatırken ikinci roman Bir Düğün Gecesi Aysel’in yeğeni Ayşen’in düğününde geçen ve Aysel’in eşi Ömer ve Aysel’in kardeşi Tezel’in bakışıyla anlatılırken Hayır romanı Aysel’in kendisine ödül verileceği gece ortadan kaybolmasının ekseninde geçer. Romanda Aysel profesör olmuştur. Aydınların başkaldırısı ve intihar üzerine inceleme yapmakta olan Aysel’in fikirleri roman boyunca geliştirilir. Adalet Ağaoğlu’nun bu üçlemesini yıllardır okumak isteyen biri olarak bu son romanla bu büyük eseri tamamladım. Özellikle son roman düşünsel faaliyet açısından oldukça doyurucuydu. Aydınların intiharı, başkaldırmanın, reddedişin, aynılığa ve yinelemeye karşı duruşun gereklilikleri üzerine düşünmemi sağladı roman ve yeni insan üzerine derinlemesine düşünmeye sevk etti.
FİKRİMİN İNCE GÜLÜ ve İTİBAR-İTİBARSIZLIK ÜZERİNE BİR İNCELEME
Adalet Ağaoğlu'nun daha önce Dar Zamanlar üçlemesinden Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Gecesi ve Hayır adlı kitaplarını okumuş, bu değerli yazarı geç tanımış olmaktan dolayı utanmıştım.
Yazar Fikrimin İnce Gülü’nde Almancı Bayram’ın şahsında bizi anlatıyor aslında.
Okumayan, düşünmeyen, üretmeyen, bir sanat, edebiyat, spor, bilim dalıyla uğraşmadığı için, mutlu olamayan, kendini değersiz hisseden, bu değersizliği, itibarsızlığını da otomobil, tüfek, tabanca, saraylar, korumalar, makam arabaları, kupon arsalar, para, mücevher ve benzerleri ile kapatmaya çalışan bizim gibi geri kalmış toplumları anlatıyor.
Oysa otomobil, para, pul, makam, saray ile itibar sağlanamayacağını en iyi bilmesi gereken bir toplum olmamıza rağmen, okumadığımızdan bundan da haberimiz yok maalesef.
Zira, eğer itibarsız, görgüsüz, cahil, edep fukarası, ahlaksız birisi iseniz en yüksek makamlara da yükselseniz, ülkeniz ve halkınızın bin yıllık birikimlerini yağmalayıp kendi cebinize de indirseniz, bütün televizyonlar, yayın organları sizi gösterse, halkın yarısı size oy verse, sizi ilahlaştırsa da çok iyi biliyorsunuz ki, bunlar sizin cehaletinizi, görgüsüzlüğünüzü, kabalığınızı, itibarsızlığınızı azaltmadığı gibi, tam aksine daha da açığa çıkarmaktan başka bir işe yaramıyor.
Zevkle okunabilecek ve özellikle de son yıllardaki itibar kaybımızı kapatma çabaları esnasında içine düştüğümüz trajikomik ve sefil halimize ışık tutabilecek bir eser.
Okuyarak kalın.
DAR ZAMANLAR VE BİR DÜĞÜN GECESİ ÜZERİNE İNCELEME
Adalet Ağaoğlu’nun “Dar Zamanlar” üçlemesinin ilki olan “Ölmeye Yatmak”ı okuduğumda, Cumhuriyet dönemini bu kadar güzel ve doğru anlatan bir yazar ile kitabını bu kadar geç tanımış olmaktan dolayı utanmış ve üzülmüştüm. Üçlemenin ikinci kitabı olan “Bir Düğün Gecesi” elimde olmadığından üçüncü kitap “Hayır”ı okuduğumda, bu topraklarda hukuksuzluk
DOKSAN YILDA NELERİN DEĞİŞİP DEĞİŞMEDİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
Adalet Ağaoğlu’nun “Dar Zamanlar” üçlemesinin ilki olan “Ölmeye Yatmak”ı okuduğumda, Cumhuriyet dönemini bu kadar güzel ve doğru anlatan bir yazar ile kitabını bu kadar geç tanımış olmaktan dolayı utanmış ve üzülmüştüm. Üçlemenin ikinci kitabı olan “Bir Düğün Gecesi” elimde olmadığından üçüncü kitap “Hayır”ı okuduğumda, bu topraklarda hukuksuzluk ve zulmün baki, özgürlük istemenin, aydın olmanın, sürüye dâhil olmamanın ise çok ağır bedeller ödemeyi göze almayı gerektirdiği kanaatine vardım.
Üçlemenin ilk kitabı olan Ölmeye Yatmak ’da Atatürk ve tek parti döneminin o bir avuç mutlu azınlık dışında ülkeyi zindana çeviren, insanları tek tipleştiren faşist uygulamaları, yani 1930’lar, üçüncü kitapta ise seksenli yıllar anlatılıyordu ama sanki günümüzün portresi çiziliyordu. Hukuksuzluk, zulüm, faşizm hep aynıydı. Arada değişen bir şey varsa o da, yapan el farklıydı.
Kesin olan bir şey ise, bu halk her daim devletine sadakatle bağlı olduğu halde, iktidarı elinde tutanlar bu halka hiçbir zaman adil ve dürüst davranmadılar.
Ne acıdır ki, üçlemenin ilk kitabının anlattığı dönem ile günümüz arasında 90 yıllık bir zaman dilimi olmasına rağmen, hukuksuzluklar, adaletsizlikler, baskılar konusunda bir adım bile iyiye doğru bir gidiş olmadığı gibi, zaman zaman Atatürk ve tek parti faşizmini bile arar olduğumuz bu günlerde bu kitapların mutlaka okunması ve okutulması gerektiğini düşünüyorum.