“Oysa doğayı ve muhteşem döngüsünü takip edebilse insan, var olan ve olmayan, biten ve yeniden başlayan, aslında bitmeyen ve hiç başlamayan muhteşem döngüyü görebilse, o zaman dua etmek yerine harekete geçmeyi, düşüncelerini evrenle bütünleyip kendini onun bir parçası olduğuna inandırabilse o zaman akıp giden zaman içindeki yerini daha iyi görüp, kendini daha iyi konumlandırabilir. İsteklerine ulaşabilmen için dua etmek değil, yaşamının her anında tüm var oluşunla dua olmak gerekir. Sonsuz kabulleniş budur aslında. Acizce ve çaresizlikten dua ederek değil. Dengede kalıp büyük resimdeki yerini, görevini, öğreneceklerini ve yapabileceklerini görerek. İstemek yerine olmayı seçerek.”
‘’Benim için yaşamın tüm değerini oluşturan, olmayınca ölmek istediğim bu gizemli özden sizde de var biraz. Aşk mı? Dostluk mu? Sözcüğün ne önemi var? Gönülden gelen, derin bir duygu, büyük bir umut, uçsuz bucaksız bir tatlılık.’’
‘’İnsanları yenmek, onları umutsuzluğa sürüklemek kolaydır. Şimdi, başarısızlıktan sonra da, bunu hiç istemeseler bile, onları sevmeye çalışmanın daha güzel olduğuna inanıyorum.’’