Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dilek BULUT

Dilek BULUT
@dbulut14
Öğretmen
17 okur puanı
Ekim 2022 tarihinde katıldı
"İman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecektir. Allah'a kulluk etmekten çekinenlere ve büyüklük taslayanlara gelince; (Allah) onları elem dolu bir azaba uğratacaktır ve onlar kendilerine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardır" (Nisâ, 4/173); "İman edip, sâlih ameller işleyen ve Rabblerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır" (Hûd, 11/23); "Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah'a aittir. Güzel sözler ancak O'na yükselir. Onları da Allah'a sâlih amel ulaştırır..." (Fâtır, 35/10)
Reklam
304 syf.
10/10 puan verdi
Kalp Ağrısı
Kalp AğrısıHalide Edib Adıvar
8.4/10 · 2.270 okunma
Bizim geleneğimizin büyük yıldızları kendilerini dünyaya kapatarak yükselmediler. Filozoflarımız kadim Yunan'ı, Hint'i, Mısır'ı, İran'ı okudu. Şairlerimiz İslam öncesi şairleri okudu. Mimarlarımız Bizans mimarisini inceledi, Hint ve İran mimarisinden de esintiler aldı. Fukahâmız Roma hukuk sistemini okudu. Matematikçilerimiz sıfır sayısını geliştirirken "Hintliler bu işi nasıl yapmış?" diye baktılar. En meşhur hikâyelerimizden Kelile ve Dimne, Hindistan'dan geldi ama biz alıp onu öyle bir dönüştürdük ki bize ait ama aynı zamanda evrensel olan bambaşka bir hikâye diline döndü. Binbir Gece Masalları nerede başladı, nerede bitiyor? Şehrâzâd neredeydi, Şehriyâr kimdi? Hindistan'a ve Çin'e hükmeden iki kardeşin hikâyesi bize geldi, bambaşka bir düzeye yükseldi. Kısacası bizden öncekilerin ortaya koyduğu tüm iyileri aldık, temellük ettik, ona kendimizden bir şeyler kattık ve onu tekrar dünya mirasının bir parçası hâline getirdik.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biz muazzam bir hazinenin önünde tembel tembel oturuyoruz. Kapısını açıp içine bir girsek neler neler çıkacak karşımıza, biz bile hayret edeceğiz! Kendimize güvenimiz, ecdada saygımız, onden gidenlere sevgimiz artacak. Kendimizi de dünyayı da daha iyi tanıyacağız. Dünyaya açılmaktan, yetmiş bin âleme seyr ü sefer eylemekten korkmayacağız.
İyi bir flanör, disiplinli olmakla özgür olmak arasındaki dengeyi korumayı bilir. Hz. Mevlana bu dengeyi çok güzel kurmuş: "Biz pergel gibiyiz. Bir ayağımız din üzerinde sağlamca durur, öteki ayağımız yetmiş iki milleti dolaşır." diyor. Pergelin iğnesini bir yere sabitlemezsek dağılır gideriz. O yüzden tabii ki bir istikametimiz, bir çerçevemiz olacak. Zira her yere gidebilen bir insan aslında hiçbir yere gidemiyordur. İnsan istikametini, menzilini bilecek. Nereye gitmek istiyorsun? Her yere gidiyorsan bir amacın, bir maksudun, bir hedefin yok demektir. Bu bir yolculuktan ziyade rüzgârın önündeki yaprak gibi oradan oraya savrulmaktır. O yüzden pergelin iğnesini doğru yere sabitlemek son derece önemli. Bu bizim için înanç ve düşünce dünyamızdır. Anadolu irfan geleneğinin büyük ve derin zenginliğidir. Pergelin iğnesini oraya sabitledikten sonra ben yeri gelir, Nietzsche'nin kapısını çalar ve Zerdüşt'ün ona söylediklerini dinlerim. Yeri gelir, Heidegger'in Todtnauberg köyündeki kulübesine giderim. Onunla varlık meselesini konuşurum. Yeri gelir, Wittgenstein'la oturur, dil meselesini tartışırım. Yeri gelir, Sartre ile konuşurum. Ama bütün bunları ya- parken pergelimin iğnesini sabitlediğim yer bellidir.
Reklam
Bizim geleneğimizde deizme cevap mahiyetinde eserler vardir. Vahyin ve peygamberin yardımı ve kılavuzluğu olmadan, insanın sadece kendi aklı ve muhakemesiyle dini hakikate ulaşabileceğini söyleyenlere karşı mesela İbn Tufeyl'in Hayy b. Yakzan hikâyesini ele alabiliriz. Akıl ile vahyin aynı hakikat kaynağından beslendiğini ve çatışmalarının ilkesel olarak mümkün olmadığını anlatan felsefi bir hikâyedir bu. Ama aynı zamanda insanın aklıyla bulduğu hakikatin ancak vahiyle ve peygamberle kemale ulaşabileceğini de söyler. Akıl tek başına insanı Yaratıcı'nın kapısına kadar getirir. Ondan sonrası ilahi buyrukla devam eder. Bu, aklın kabul ettiği bir sonuçtur aslında. Hakikatin kendinden daha fazla olduğunu söyleyen akıl, dogmatik davranan değil, tersine kendi fıtratına ve özüne uygun davranan akıldır. Akıl vahyi ve ilahi olanı icat, inşa ve ihata edemez ama onun hakikatini idrak ve teslim edebilir.
Deizm peygambersiz (risaletsiz) bir din anlayışıyla dünyadan ve insanların hayatından uzaklaştırılmış bir Tanrı tasavvuruna dayanıyor. Deizm "Tanrı âlemi mükemmel bir şekilde yaratacak kudrete ve bize her tür ihsanda bulunacak rahmete sahip ama nasıl yaşamamız gerektiği konusunda söz söyleme hakkına sahip değil." diyor. Cenab-ı Hakkı yarattığı âlemden kopararak "Yarattı, işini bitirdi. Artık bu alem bize ait." diye de ekliyor. Deizme göre Tanı alemi mükemmel şekilde yaratıyor, ona muazzam bir nizam veriyor. Biz insanları da mükemmel bir şekilde yaratıyor ama bu âlemde nasıl yaşamamız gerektiği konusunda bize emir ve tavsiyelerde bulunma hakkından yoksun bulunuyor. Bu, yaratan, var eden, koruyan, veren ve hak sahibi olan Tanrı kavramına ters bir bakış açısı.
Rilke'nin bunun kadar heyecan duyduğu ve imrendiği başka bir şey daha var burada: Cebrail'in Efendimize sımsıkı sarılması, onu sarsması ve "Korkma." demesi. "Oku!" hitabına karşı "Ben okuma bilmem." dediğinde Cebrail'in ona "Korkma." diyerek derin bir huzur ve güven vermesi, Rilke'yi derinden etkilemiş görünüyor. Bu şu anlama geliyor: "Hakikati söylemekten korkma. Kınayıcının kınamasından korkma. Hak sözü söylemekten çekinme. Ben hep senin yanında olacağım. Hakikatin ışığını al, kendi ışığını da ona kat ve gittiğin her yere nurunu götür. Melekler hep senin yanında, önünde, arkanda, etrafinda olacak. Merak etme..."
"Aramakla bulunmaz ama bulanlar ancak arayanlardır." Bayezid-i Bistâmî'ye atfedilen ve seyr ü sülükun yani manevi yolculuğun özünü anlatan o meşhur söz bu hakikati işaret ediyor. Aramak, bulmanın gerek şartıdır ama yeter şartı değildir. Her arayan bulamaz. Ama bulanlar da aramadan bulamaz. Burada bulmak ve bulunmak, bir şeyi alıp vermekten ziyade var olma eyleminin kendisine ilişkin bir durumdur. Var olmak bulmaktır ve bulunmaktır. Aradığın oranda varsın. Bulduğun ve bulunduğun oranda kendi hakikatinin farkında olan bir varlıksın.
Aramakla bulunmaz lakin bulanlar hep arayanlardır. Bayezid-i Bistâmi
Reklam
İslam'da vahiy Allah'ın kelamıdır, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) gönderilmiş ve ardından tedvin edilerek yani bir kitap haline getirilerek Kur'an-ı Kerim olarak bize verilmiştir. Hristiyan geleneğinde ise vahiy yani "Allah'ın kelimesi", Hz. İsa'nın (a.s.) kendisidir. Bu yüzden İncil, İslam geleneğinde vahye yani Kur'an'a değil, hadis külliyatına tekabül eder. Çünkü İncil (yani Yeni Ahit), Hz. İsa'nın hayatını, yaptıklarını ve sözlerini aktarır. Bu yüzden Kur’an - İncil karşılaştırmaları teolajik olarak farklı bir zeminde ele alınmalıdır.
İnsan varoluş gayesini ancak bu temel üzerinde kavrayabilir. Çünkü dünyada yapıp ettiklerimiz, özümüzdekinin dışa yansımasından ibarettir. Testinin içinde ne varsa dışarı o sızar. İnsanın özünde, aslında, bâtınında olan, dış dünyasını şekillendirir. Bu şu demektir: Özünü anlamak isteyen önce dışına göz atsın. Hayatında neler biriktirdiğine baksın. Kendisine nasıl bir dünya kurduğunun muhasebesini yapsın. Nasıl bir hayatı tercih ettiğini düşünsün. Özünün bunlarda olup olmadığına samimi ve dürüst bir şe-kilde kendisi karar versin.
124 syf.
·
Puan vermedi
Devlet Bilinci
Devlet BilinciAhmet Mercan
10/10 · 14 okunma
Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adaletli olun. O takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır." (Maide; 8)
Sultanla Halife arasındaki farkı daha iyi anlatan bir örnek verelim: Hz. Ömer dostu Hz. Selman-ı Farisi'ye sorar: "Ben sultan mı yoksa halife miyim? Hz. Selman "Ne farkeder?" der. Hz. Ömer, "Eğer sultan isem vah bana" der. Hz. Selman, "Korkma" der, "Sen halifesin, çünkü sultan olan ben sultan mıyım diye sormaz. Sultan gücünü tahtından, saltanatından alır. Halife ise işlerini "hak" ölçüsü ile yapar ve korkudan işte böyle titrer."
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.