Son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitaplardandı. Yazarla bu kitapta tanıştım ve diğer kitaplarını da mutlaka okuyucam.
Kalemi inanılmaz akıcıydı, bu konu ağır bir dille işlense çok sıkıcı olabilirdi ama yazar her şeyi dozunda ayarlamış.
Konuya gelirsek;
Nora Seed, hayattan nefret eden bir kadın. Yaşadığı hayat büyük pişmanlıkları üzerine kurulu. Bir gece tüm hayatına boyun eğiyor ve intihar ediyor. Kendisini bir anda Gece Yarısı Kütüphanesinde buluyor. Burası onun arafı. Yaşam ile ölüm arasındaki noktası.
Bu kütüphanedeki kitapların içinde tercihleri sonucu hayatında olacak değişiklikler yazıyor. Yani yaşamadığınız farklı farklı hayatlarınız. Ve bu kitabı okumaya başladığınızda o hayatın içine giriyorsunuz.
Nasıl? Bence mükemmel. Daha önce böyle bir kurguya sahip kitap okumamıştım. Konunun orjinal oluşu beni çok çekti başta zaten ama okumaya başlayınca daha da sevdim.
Kitapta o kadar çok ders çıkarabileceğiniz nokta var ki cümlelerin altını çizmekten yoruldum bir noktada.
Kesinlikle okumanızı tavsiye ettiğim, mükemmel bir kitap. Hala bu büyülü dünyanın kapıları sizin için aralanmadıysa hemen kendinizi Gece Yarısı Kütüphanesi'ne atın derim.
Bu kitap kesinlikle enlerim arasına girdi. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, kalemini baya beğendim.
Kitabın konusu, herkesin işleneceğini bildiği fakat kimsenin engel olmadığı, hatta ve hatta büyük bir merakla izleyip beklediği bir cinayetin işlenmesini anlatıyor.
Kitabı bitirdikten sonra gerçeklerin, haksızlıkların, acımasızlıkların daha da farkına varıyorsunuz.
Kitabın sonunu baştan okuyoruz aslında ama sonunu bilmek beni asla okurken sıkmadı aksine merakım daha çok arttı. Zaten inanılmaz bir akıcılığı var hikayenin. Nasıl bittiğini bile anlamıyorsunuz.
Kitap bittiğinde kısa bir roman olmasına rağmen biraz yoruldum. Beni yoran okurken çok düşünmem oldu ama böyle daha verimli geçtiğini düşündüm kitabın açıkçası.
Hala Kırmızı Pazartesi ile tanışmadıysanız hemen okuyun derim. Okurken inanılmaz keyif alacağınıza ve kitap bittiğinde iyi ki okumuşum diyeceğinize eminim.
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,6bin okunma
"Oysa, nedendir bilinmez, kimsenin düşüncesini açıklamaya cesaret edemediği, her yerde azgın, yabanıl köpeklerin hırlayarak kol gezdiği, yoldaşların korkunç suçları itiraf ettirildikten sonra paramparça edilişinin seyretmek zorunda kaldıkları bir toplum çıkmıştı ortaya."
Merhaba! Bugün sizlere herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitapla geldim.
Kitap çiflikte yaşayan hayvanların, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirmesiyle başlıyor. Çiftliğin sahibini de çiftlikten kovuyorlar. Başta her şey mükemmel ilerliyor, hayvanlar arasında çıkan anlaşmazlıklara kadar. Domuzlar çiftliğin yönetimini ele alıyorlar ve işlerine nasıl geliyorsa öyle yönetiyorlar. Domuzlar; yataklarda yatıyorlar, onlar daha az çalışıp daha çok yerken diğer hayvanlar çok çalışıp daha az yiyordu. Bunun sebebi ise domuzların diğer hayvanları Hayvan Çiftliği'nin kutsallığına inandırmasıydı.
Ben kitabı çok beğendim, herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yazarın 1984'den sonra okuduğum bir kitabıydı. Kalemine aşınaydım zaten fakat bu kitap daha sürükleyici geldi bana.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2016246,1bin okunma
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve kalemini oldukça beğendim. Son derece akıcıydı. Kurgu da muazzamdı. Bu tarz kitapları okurken teori üretmeye bayılıyorum. Bu kitapta da bunu bolca yaptım. Oldukça sürükleyici bir kitap sabah başlayıp akşam bitirmiştim ben.
Konusuna gelirsek; Zoe, şahane bir hayat yaşıyordu. Başarılı iş adamı Henry ile evliydi. Her şey elini altındaydı. Mutluydu, âşıktı... Fakat kimse Zoe'nin sırlarla dolu geçmişini bilmiyordu. Beş yıl önceki Zoe'nin hayatı tehlikedeydi. O artık bambaşka biriydi. Sırlar kapalı kapının ardından yavaş yavaş çıkmaya başladı. Artık her şeyle yüzleşme vaktiydi...
Çiftin arasındaki ilişki özellikle adamın tavırları çok kasıntıydı bence ama hikaye için önemli olan da buydu. Asla eğreti durmamış kitap içinde. Adamın kadını sevdiğine hiçbir zaman nedense inanamadım. Çok gıcık bir adamdı Henry.
Okuyup gerilip, sıkıntıya düşeceğiniz ama buna rağmen güzel vakit geçirebileceğiniz bir kitap.
Kaybolduğum YılKate Moretti · Yabancı Yayınları · 201963 okunma
Yazarın en son Insanciklar adlı kitabını okumuştum. Ondan sonra bu kitap ilaç gibi geldi.
Roman iki bölüme ayrılıyor akış olarak. İlk bölümde, "Yeraltı Adamı" olan karakterimizin itirafları, serzenişleri gibi iç dünyası üzerine yıkımları anlatıyor. İkinci bölümde ise adamın iç dünyasından çıkışını, eski arkadaşları ile olan hesaplaşmasını okuyoruz.
Kitabın her cümlesinde ayrı bir anlam vardı. İç çözümlemelerin olağanüstü gerçekleştiği bir kitaptı.
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020128bin okunma