Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

denizmeltemi

denizmeltemi
@denizmeltemi123
90 okur puanı
Eylül 2021 tarihinde katıldı
288 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Dünyaya Geldim Gitmeye
Dünyaya Geldim GitmeyeKemal Sayar
9.2/10 · 2.937 okunma
Reklam
288 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabın başlığı içerikle tam olarak bağdaşıyor.
Psikiyatrist ve yazar Kemal Sayar'ın Sadettin Ökten'le yaptığı radyo programlarındaki mülakâtlardan oluşmuş bir kitap. Kemal Sayar soruyor, Sadettin Ökten cevaplıyor. Sadettin Ökten inşaat mühendisi olmasının dışında bir mütefekkir, yılların birikimine sahip bir bilge âdeta. Bu kitapta insanlığı, toplumumuzu ümitvar bir bakış açısıyla değerlendiren doğaçlama ve içten bir sohbeti bulacaksınız. Ramazan ayında bu kitabı okumak da ruhunuza ayrı bir huzur veriyor. Tavsiye edilir.
Dünyaya Geldim Gitmeye
Dünyaya Geldim GitmeyeKemal Sayar · Turkuvaz Kitap · 20192,937 okunma
İnsanlar aşkın kaynaktan gelen haberi reddedip kendi vazedip üzerine hayatını inşa edeceği bir düzen kurdu ve bu da insanlığı çözümsüzlüge ve büyük bir buhrana sürükledi.
Sayfa 267

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eski zamanda bir sübyan mektebinde bir hoca, çocuklar yaramazlık yaptığı için kızmış, bağırıp çağırmış. O esnada yoldan bir arif geçiyormuş, yukarı çıkmış, bakmış hoca asabi, onu yatıştırmış. "Ne yaptılar?" diye sormuş hocaya, "Yaramazlık ediyorlar, ders çalışmıyorlar." demiş hoca. Arif kişi, bismillah, deyip hocanın bir gözünü mesh etmiş ve hoca istikbali görür olmuş: Çocuklar büyümüş, her biri bir yerde... Çocuklara bakıp tek tek saymış: "Bu âlim olacak, bu külhanbeyi, bu arabacı olacak, Fatiha bilse yeter. Bu paşa konağına uşak olacak, onu zorlama." Hoca efendi hadiseyi anlamış.
Sayfa 232
Bazen unutmak gerek...
Mevlana "Unutmak şifadır." diyor. Unutmak olmazsa hâlimiz yaman. Neyi unutuyoruz? Mesela ölümü unutuyoruz. Bektaşi babasına sormuşlar: "Sen ölümü düşünmez misin?" diye. "Düşünmem, Allah unutmaz ki ben niye düşümeyim?" demiş.
Sayfa 231
Reklam
İki hasta yatıyorlar bir koğuşta. İkisi de yatalak. Bir tanesi kapının hemen kenarında yatıyor, ilaçları da başlarında duruyor. Pencere kenarında olan, sokağa bakarak her gün sabahtan akşama yeni bir hikâye anlatıyor. "Şu geçenlerde de gelen sarı saçlı genç kız yine geldi, biletçi bakkala selam verdi, kasap şuna kızdı.." diye durmadan hikâye anlatıyor. Bir sürü hikâyeyle günleri dolduruyorlar, her biri üstüne yorum yapıyorlar. Bir gün bir gece, kapı kenarında yatan hastanın aklına şöyle bir hınzırlık geliyor: "Hep o seyrediyor, ben de seyredeyim; o bana anlatacağına, ben yaşayıp göreyim her gün olanı biteni. Ben kapının ağzında bir şey göremeden onun her gün tattığı seyir lezzetinden bihaber ömrümü tüketiyorum." Eliyle diğer hastanın ilaçlarını birbirine katıp karıştırıyor. O gece hasta, doğru ilacı alamadığı için vefat ediyor. Boşalan yatağa da katili alıyorlar. Büyük bir hevesle yatağına yerleşen adam, camdan aşağıya bakıyor ki kapkara bir duvardan ibaret tüm manzara. Aslında tüm bu hikâyeler, o hastanın hayal dünyasının bir ürünüymüş.
Sayfa 223
İnsanlar duygu alanını ihmal etmemeli. Ben üniversitedeki doktora talebelerime, gurub vaktini kaçırmayın, diyorum. Kendi kendinizle kalın, bir bakın; dağlara, tabiata. Geçen, bir üniversite bahçesinde oturuyorum. Hava soğuk, tek başıma kahve içiyorum. Bir büyük çınar ağacı... Sararmış, kızarmış, yapraklar dökülüyor. Akşam güneşi vurmuş. O pitoresk, beş dakika sonra biter. Ruhumuzun bu manzarayı temaşa etmeye ve üzerinde düşünmeye ihtiyacı var. O beş dakikada bir şey yapamazsınız. Einstein gibi izafiyet teorisini bulamazsınız. Bana sorarsanız, kalbinizin bu ihtiyacını tatmin edin ve o gıdayı ona verin. Aksi hâlde çok sıkılır insan ve sıkıntısını rasyonel çözümlerle dindiremez. Benim acizane tavsiyem hayalle değil reel tabiatla, reel insanla baş başa kalmak.
Sayfa 203
Nasip faktörünü dikkate alırsanız, Cenab-ı Hakk'ın esas rolü oynadığını baştan kabul ederseniz, kalbiniz buna inanırsa, muhabbet gündeme gelir. İşiniz olmadığında o kadar üzülmez ve "Her işte bir hayır var." dersiniz. Bu faktörü dikkate almazsanız da büyük bir inkisara uğrarsınız.
Sayfa 200
İlk biyolojik silah, çiçek mikrobudur. Çiçek mikrobuna karşı Kızılderililerin bir bağışıklığı olmadığı için kitleler hâlinde ölüyorlar. Bunu fark eden Beyaz Adam, çiçek mikrobunun bulaştığı battaniyeleri hediye olarak Kızılderililere gönderiyor. On binlerce Kızılderiliyi telef ediyorlar.
Sayfa 146
Maraş'ta "Ummak, küsmektir." derler. Beklentilerini yüksek tutarsan hayata küsersin.
Sayfa 122
Reklam
Şikâyet etmemizin sebebi mükemmel bir dünya idesine sahip olmaktan kaynaklanıyor olabilir. Yaşadığımız hayat o ideye uymadığı için şikâyet ediyoruz. Cenab-ı Allah elest bezminin hazzını tattırdığı için kendi kemaliyle bizleri müşerref kıldığı, kendi kemâlinden bizlere bir tecelli nasip ettiği için mi şikâyet üzerine yoğunlaşıyoruz. Bunun karşılığı, "dünyada rahat yoktur."
Sayfa 122
Saint Exupéry'nin bir sözü var: "Bir insan hem sorumluluk hissine hem de ümitsizliğe aynı anda sahip olamaz."
Sayfa 121
Kibir hastalığı modern dünyanın hastalığı. İnsan kendini tavaf eden bir hacıya dönüşmüş durumda, hep kendi etrafımızda dönüyoruz.
Sayfa 109
Beykoz Fabrikası'nın kurulması sırasında bir İngiliz, II. Abdülhamit'e sunduğu raporda, "Bu fabrika zarar edecek, işçileri on altı saat çalıştırmak bile yetmez, çocuk işçi çalıştırmak lazım." diyor. Sanayi devriminin ilk dönem kaideleri bunlar. Padişah ise raporun kenarına, "Bu fani dünya için âdemoğluna bu kadar eziyete lüzum yoktur." notunu düşüyor.
Sayfa 106
İnanmış insan öz güvenden berî olamaz çünkü hep Allah'ıyla beraberdir. Onun varlığını, yanında olmaklığını hep hisseden bir insan, o öz güveni de hep taşır. Terk edilmemiştir, yalnız değildir, onun bir kimsesi, yardımcısı vardır.
Sayfa 97
711 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.