Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilara Özçetin

Dilara Özçetin
@dentstu
Reklam
"Biliyor musun?" dedi Arthur, "böyle zamanlarda, yani Betelgeuselü bir adamla bir Vogon havakilidine tıkılıp kaldığımda ve uzayın derinliklerinde havasızlıktan ölmeme azıcık bir zaman kaldığında, keşke gençken annemi dinleseydim diyorum." "Neden, ne derdi sana?" "Bilmem, hiç dinlemedim ki."
"Peki, ama ona güvenebilir miyiz?" diye sordu. "Bana kalsa, ona Dünya'nın sonu gelene kadar güvenirdim," dedi Ford. "Ya, öyle mi," dedi Arthur, "peki Dünya"nın sonuna ne kadar kaldı?" "Yaklaşık on iki dakika kadar," dedi Ford, "Haydi, bir içkiye ihtiyacım var."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çekimine kapıldığı bu varlığın çekiminden kurtulmak için artık kendi kütlesini yaratmak zorundaydı. Onun etrafında dönmeyi bırakıp kendi etrafında dönmesinin zamanı gelmişti, yoksa var olamayacaktı.
Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırk sekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegen döner. Gezegenin maymun soyundan gelen canlıları öyle ilkeldir ki dijital kol saatinin hala çok etkileyici bir buluş olduğunu düşünürler. Bu gezegenin şöyle bir sorunu vardı - daha doğrusu eskiden vardı: Üzerinde yaşayan halkın büyük bölümü çoğu zaman mutsuzdu. Bu sorun için pek çok çözüm önerilmişti, ama bunların çoğu genellikle yeşil renkli küçük kağıt parçalarının hareketleriyle ilgiliydi. Bu da tuhaftı, çünkü aslında mutsuz olanlar yeşil renkli küçük kağıt parçaları değildi.
Reklam
Hayatla aranıza firmaları sokmayın. Saatiniz sadece saati göstersin
Sayfa 134Kitabı okudu
Başarı, istediğinizi elde etmenizdir. Mutluluk ise elde ettiğinizi istemeniz.
Hayatın amacını kaybetmek hayatın kendisini kaybetmekten daha acıdır.
"Üşüyorsun; çünkü yalnızsın, içinde gömülü duran ateşi hiçbir insanın yakınlığı alevlendirmiyor. Hastasın; çünkü duyguların en güzeli, insanoğluna bağışlanan en tatlı, en yüce duygu senden uzak duruyor. Aptalsın; çünkü onca acı çekerken gene de mutluluğu yanına çağırmaktan kaçınıyorsun; onun seni beklediği yere doğru bir adım atmaya bile yanaşmıyorsun."
Sayfa 473Kitabı okudu
Reklam
"Yani, Miss Temple'ın dersinde iyi bir öğrencisin?" "Evet... Kendiliğinden, hiç çaba göstermeden içimden geleni yapıyorum. Bu yolla iyi olmak bir hüner değil bence." "Bence büyük hüner! Demek ki sana iyilik yapanlara karşı sen de iyisin. Ben de böyleyim. Acımasız, haksız olanlara da iyi davranır, boyun eğersek kötülere fırsat vermiş oluruz. Bu kez kötüler de hiçbir şeyden korkmadıkları için iyi olmaya çalışmazlar, gitgide daha kötü olurlar. Bize yok yere vuranlara biz de var gücümüzle vurmalıyız ki o insana ders olsun da o işi bir daha yapmasın." 'Büyüdükçe düşünüşünü değiştirirsin umarım. Şimdilik minicik, cahil bir kızsın." "Ama ben böyle düşünüyorum Helen, yaranmak için elimden geleni yaptığım halde beni ille de sevmeyen kimseleri ben de sevmemeliyim. Beni haksız yere cezalandıranlara karşı gelmeliyim. Doğal bir şey bu; beni sevenleri sevmek kadar ya da hak ettiğim cezaya boyun eğmek kadar doğal."
Sayfa 137Kitabı okudu
Aradığında çoğu zaman bir şey bulduğun doğrudur ama bu her zaman peşinde olduğun şey değildir.
Bir şey bulmak istiyorsan aramak gibisi yoktur.
Yanıtlara erişmenin zor olduğunu ama bulunabileceğini bilmek de rahatlatıcıydı. Onlar orada, tebeşirin ucundaydılar, karatahtaya yazılmayı bekliyorlardı. "Bir başka deyişle, yaşamın tam tersine,"
Sayfa 240Kitabı okudu
"Cesaret nedir haberin bile yok senin," dedi Eyüp Baba. "Cesaret göstermek için bir şeyin tehlikede olması lazım. Oysa ben buraya kaybedecek hiçbir şeyim olmadan geldim." Canından olabilirsin ama, dedi dev. "Sen canımı çoktan aldın."
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.