yağmurun altında ıslanmış
sokak lambalarınin ışığinda
parıldayan dudaklarıni
izliyorum uzaktan
uşumuş goğus uçların
merhaba diyor bana
ince yünden kazagınin altindan
sutyensiz guzel kokulu goğuslerin
gozlerine yoneliyor gozlerim
sana yaklaştkça
sariliyorm
buharlaşiyoruz birlikte
dudaklarin
gogus uçlarin
sen ve ben
onun gözlerine son kez baktim ve suratina tükürmek istedim. gözleri bakinda hiçbir anlam bulamadim. elimdeki bıçak karanlikta parildiyordu. uzaktan gorduğum bir kedinin gözleri gibi. suratina tükurmedim cunku o bile ona cokmuş gibi geldi. bıcagin ucunu gözlerinin altinda gezdrdim. kulak memesine hafifce bastirip kanamasinı izledim. sonra ona bakip son kez konuşmasıni, birseyler soylemesini, bir cümle kurmasıni istedim. bana bakip "o kadar çok boş yaşiyordum ki; beni öldürecegine seviniyorum" dedi. ben de işe yaramaz, bencil, egoist bir yaratiğini, boş yere nefes harcadğı bu alemden onu koparip aldım. kafası govdesinden ayrildinda çok kan akti.