Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku... Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.
"İnsan yaradılışı kusurludur. En parlak yıldızların bile üzerinde lekeler vardır. Gözler bu yıldızların parlaklığını görmezler de ancak bu ufak tefek lekeleri seçerler."
Jennifer A. Nielsen Hainin Oyunu benim okuduğum beşinci fantastik roman serisi. O yüzden yorumlarımı genelde önceki kitaplarla karşılaştırarak yapıyor ve derecelendiriyorum. Merak uyandırıcı kısımlar mevcuttu elbette ama tahmin edebileceğiniz türden kısımlar bunlar yani ter köşe olacağınız çok az sahneler-sırlar var. Kitabın dili, sade ve akıcı, aslında bir iki günde rahat bitirebileceğiniz bir roman.
Konusu ise: bir prenses gibi yetiştirilmesi için çabalanan baş roldeki kızımız yani Kestra, aykırı, inatçı ve savaşçı. Babası onu evlendirmek istediğinde bunu kabul etmediği için ve daha önceki bir zamanda kaçırıldığı -yani zayıf görüldüğü- için evinden uzaklaştırılıp tabiri caizse sürgün hayatı yaşıyor. Bir gün babası onu başkente çağırdığı için garnizonla beraber yol alırken yolunu Koraklar
Hainin Oyunu -isyancılar- kesiyor ve Kestra’ya hainlik yapması için tehdit ediyorlar.
Hainin Oyunun ikinci kitabını da çok kısa bir süre sonra okuyacağım. Kitap hakkındaki düşüncelerim genel olarak iyi yönde. Sadece büyük bir hayranlıkla okumadım başka kitaplara nazaran. İkinci kitabın daha heyecanlı olacağını düşünüyorum çünkü birinci kitap aşırı iyi bir yerde bitmişti.
"Ayrıcalıklı bir hayat aslında yatakların yumuşaklığı veya masadaki yemek seçkisinden ibaret değildi. Beni hoş geldin diyerek karşılayacak bir anne ve kişisel hırslarını bir yana bırakıp benim mutluluğumu düşünen bir babaydı ayrıcalık."