Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Devasa Boşluk Olarak Sonsuz Dikkat Dağınıklığı
Gündelik yaşantımızda sosyal medyanın işlevi nedir? Sosyal medya er meydanı mı, özgürlük mü yoksa tutsaklık mı? Dillerimize pelesenk olmuş bir şekilde modern hayatın bizi kendimize yabancılaştırdığını söyleyip duruyoruz. Ama âdeta riyakârcasına hiçbirimiz modern yaşam tarzımızdan ödün vermiyoruz. Yanlış yaşayan daima başkaları. Biz mi? Biz tabii ki masumuz. Çünkü başkaları o yanlışı içselleştirmişken biz kınamaktayız. Dominic Pettman Sonsuz Dikkat Dağınıklığı adlı çalışmasında, “Suçlanabilecek tek bir kişi ya da tek bir grup yoktur.” diyor. Sosyal medya çılgınlığına (veya bağımlılığına) komplo teorileri penceresinden bakmayı anlamsız bulan Pettman, üretim araçlarının kontrolünü ellerinde bulunduran birtakun mihrakların varlığını inkâr etmiyor fakat (şayet ortada bir yanlışlık varsa) bu yanlışlığın “suça hepimizin iştirak etmiş olmasında” aranması gerektiğini vurguluyor. Masumiyet diye bir şey yoktur. Çünkü Pettman’a göre, sosyal medya dünyasında hepimiz manipülatörüz. Modem hayatın bizi kendimize yabancılaştırdıgını biteviye tekrar ederken postmodern hayatm absürtlüğünü örtbas etmekten başka ne yapıyoruz acaba?
Sayfa 18
Devasa Boşluk Olarak Sonsuz Dikkat Dağınıklığı
Pettman diyor ki: “Saatin kaç olduğunu artık akıllı telefonlarımızdan ya da Apple’ın son çıkan saatinden öğrendiğimiz için, saatlerimizi birlikte ayarlayıp plan yapmak çok daha zorlaşmıştır.” Bu ne demek? Birlikteliğin iflası mı? İnsicamlı toplum olmaktan çıkıp darmadağınık bir kitleleşme mi? Saatleri Ayarlama Enstitüsü bile sosyal medyanın absürtlüğü karşısında çok daha hamiyetli görünmüyor mu? Mütemadiyen savurup dağıtan sosyal medyanın evreninde kâh oradasınız kâh burada. Son söz yine Dominic Pettman’ın olsun: “Gezegenin başı dertte ve pek çoğumuz kafamızı sosyal medyaya gömmeyi tercih etmiş durumdayız.”
Sayfa 18