Fatih Mehmed, 1461'de Trabzon dağlarına yaya tırmanırken şöyle demiştir: "Bu zahmetler Allah içindir.Elimizde İslam kılıcı vardır.Eğer bu zahmeti ihtiyar etmesevüz, bize gazî demek lâyık oluyor."
Osmanlı padişahı, kendisinin fiilen İslam dünyasının en büyük hükümdarı ve koruyucusu duruma gelmesini, bu fiili durumu, Allah'ın iradesi sonucu saymakta idi.
Osmanlılar, Doğu Anadolu yaylalarındaki kalabalık Türkmen ve Kürt aşiretlerini iki ayrı ulus halinde örgütlediler. Türkmenler Boz Ulus, Kürtler Kara Ulus adı altında birleştirildi.
İspanyol hükümdarları tarafından sıkıştırılan Gırnata Müslüman devletinin elçi göndererek, II. Beyazid yardım istemesi, Osmanlı'nın islam aleminin hakiki koruyucusu rolünü ortaya koyan olaylardan biriydi.
Fatih devrine karşı tepkinin bir göstergesi olarak, Çandarlı İbrahim divana vezir atandı.
Killi ve Akkirman Osmanlı toprakları altında nüfuz etmeye başladı.