Ruh, doğruluğun ve gerçekliğin göz alıcı biçimde aydınlattığı alana gözlerini keskince diktiği zaman oradaki şeyleri anlar, bilir ve ruhun bir akla sahip olduğu ortaya çıkar. Ama karanlık içinde karışıp kalmış alana, gelip geçenler dünyasına yöneldiğinde; bilemez, sadece zanneder, keskinliği körelir, zanlarını bir öyle bir böyle değiştirir ve yine sanki aklını kaybetmiş gibi görünür.