Georg Christoph Lichtenberg daha o zamanlardan kitabın tarihindeki bu paradoksları ve başı­ çna gelecekleri çok iyi görüp dogru söylememiş mi?-"Dün­ çyada kitaplardan daha tuhaf satış metalarına rastlamak ga­liba imkansızdır: Anlamayan kimseler tarafından basılır, anlamayan kimseler tarafından satılır, anlamayan kimseler tarafından okunur,
Edeb
Kitap alır eline okur, başkasını hep düşünür. "Burada bu cümleyi kuruyor, aynen böyle bir arkadaşım var. Burada bu adamdan bahsediyor aynı böyle bir teyze tanıyorum; vah vah demek ki sonları da böyle olacakmış..." Bir kitap 3 şekilde okunur; 1- Önce kendi nefsine. Burada anlatılan adam benim. Vahyi İlahi olan Kur'an-ı Azimüşşan bize değil mi? Bize vahyedildi. İçinde cehennemi anlatıyor, kafirleri, münafıkları anlatıyor. Ehli İman'ı anlatıyor, musaddıkları anlatıyor. Yani diyor ki Allahu Zülcelal, (Rabbim bizleri korusun) "Son nefese kadar iman sahibi olacağınıza dair bir garanti mi verdim size ey kullarım?" Hayır Ya Rabbi. "Öyleyse bilin ki kafirlerin hali budur. Nefsiniz kafirdir. Son nefese kadar -Allah korusun- münafık olmaktan kendinizi alıkoyacak bir garanti mi verdim size ey kullarım?" Hayır vermedin Ya Rabbi. "Öyleyse bilin ki münafıkların hali budur. Sizin nefsiniz sizden bunu ister, dikkat edin." 2- Bir başkasına bu hakkı söylerken nasıl hal edinebilirim? Birinci yöntem kendimi nasıl düzeltebilirim iken, ikinci yöntemde ise başkasının bu halini düzeltmesi için nasıl tebliğ edebilirim. 3- Toplu okumadır. Beraberce bir kitabı okumak. Fütuhat meselesi. O yüzden edep konusunu dinlerken, bu dersi sosyal mecradan dinleyenler mutlaka şu dersi 3 defa dinlesinler. Allah rızası için. EDEP RİSALESİ
Ruhi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Polisiye roman kolay okunur, fazla dikkat istemez, "yazın, deniz kena­rında kafayı fazla yormadan keyifle okunacak bir kitap arıyorsanız polisiye ro­man okuyun" gibi klişe değer yargıları her zaman söylenir ve polisiye roman ko­nusunda en iyi niyetliler bile polisiye romanın okuyucusuna verdiği "kaçış zev­kini" abartarak sanki bu türün değersizliğinin bir kanıtıymışçasına vurgular. Polisiye romanın kolay okunmasından kastedilen, "ciddi" edebiyat eser­lerindeki bugünün okuyucusu için artık modası geçmiş ve çekilmez olan uzun betimlemeler, kelime oyunları, gerçekçi saydamlık adına yapılan gevezelikler ve biçimsel karmaşıklıklardan yoksun olması ise, bu kanı doğrudur. Polisiye ro­man doğası gereği bütün bu dogma ve karmaşıklıklara başvurmadan yoluna de­vam etmektedir...
Hz. Peygamber’e gelen bütün vahiylerin Kur’an-ı Kerim’de yer aldığını ileri sürmek ve vahyi Kur’an ile sınırlandırmak doğru değildir. Çünkü böyle bir iddiaya önce Kur’an-ı Kerim mani olmaktadır.26 Zira sünnetin vahiy kaynaklı olduğu, bir çok âyet-i kerîmede açıkca ifade edilmiştir.27 Ayrıca, Kur’ân’da anlatılan bazı olaylarda, Allah Teâlâ’nın o
SİHLİK
III. Sih Kutsal Metinleri Sihizm'in dikkat çekici yönlerinden biri, beşeri gurular ile başlayan sürecin kutsal yazıların bir araya getirilmesiyle son bulması ve toplanan yazıların dinde beşeri bir otorite olarak algılanmaya başlamasıdır. Öyle ki bir gurunun sahip olduğu bütün yetki ve imtiyazlar kutsal metne atfedilir. Birinci isim olan Adı Grand (AG) "ilk, temel kitap, koleksiyon" anlamına gelir. İkinci isim Guru Grand Sahib (GGS) ise, aynı metnin 1708'den itibaren onuncu gurunun halefi kabul edilen ve hükümranlığı kıyamete kadar sürecek olan niteliğini ifade eder. Onuncu gurunun yazıları Adi Grand içerisinde yer almaz, onun yazılarına ayrıca Dasam Grand denir. Adi Grand'ın dili, Pencabi dilinin Gurmuki lehçesidir. Adi Grand, Sihler tarafından dünyada farklı dinlere mensup kimselerin de sözlerine yer veren yegâne kutsal metin olarak görülür ve bu niteliği ile övülür. Sihler de diğer dinlerde olduğu gibi, kendi kutsal metinlerini vahiy ürünü kabul ederler. Çünkü o metinler, tanrısal aydınlanmaya kavuşmuş şahsiyetlere ilham edilen şiirleri içerir. Adi Grand'da "Tanrı ruhta mukimdir ve ruh onda mevcuttur" ifadesi yer alır. Buna göre bir guru gerçekte, kendi içinde mukim olan Tanrı'dan gelen bilgiyi söze döken kişidir. Her Sih mabedinde bulunan Adi Grand, Sih ibadetinde merkezî bir öneme sahiptir. Mabede giren herkes öncelikle onun önünde saygı ile eğilir. Günlük ibadetlerde de ondan parçalar okunur ve bunların gündelik işleri kolaylaştırdığına inanılır.
Sayfa 175 - İSAMKitabı okudu
OSMANLI'DA KADIN HAYATI
Batı'nın Osmanlı kadınına bakışı "Harem" eksenlidir... Osmanlı Sarayındaki Haremi bir “Mutsuz kadınlar hapishanesi" olarak algılamışlar, haremdekiler hakkında fantastik hikâyeler uydurmuşlardır... Oysa Harem, yabancı yazarların hiç görmeden yazdıkları seyahatnamelerinde anlattıkları gibi, bir “mutsuz kadınlar hapishanesi” değil,
Sayfa 215Kitabı okudu
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.