Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

DİLEK ŞAHİN

DİLEK ŞAHİN
@dilekksahinn
"Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım!" *Sabahattin Ali Kitapları, baharı, şiirleri, çocukları seven dünya denen alemde değil kendi ütopyasında yaşamak için mücadele eden kimine göre meczup, kendine göre ise bir garip Leyla :)
İstanbul
İstanbul
48 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
-“Biliyordum ki tüm insanların hayatlarında, unutulmayan mutlaka bir kişi vardı, diğerleri gelip geçer; ama bir kişi hep akılda kalırdı. İşte o bir kişi ilk aşkımızdı ve aslında unutamadığımız, onunla ayrılırken uçurtmamızı indiren rüzgârdı. Belki de bu yüzden her kavuşmanın ardında, aynı zamanda onu kaybetmenin de bir endişesi vardı.” (syf.109)
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
-“Ortalık ıssızdı ve bu ıssızlığı da, yaklaşmış olduğumuz denizin sesi bozuyordu. Ne güzel bir sesti o, sanki kıyılar boynum, dalgalar ise bir kadının dudağıydı. Çok hoşuma gidiyordu bu his.” (syf.87)
-“Sanırım bunda da, her zaman kadının cinsel bir obje yerine konmasına dair tutumlar vardı. Kadınların buna razı olduğunu sanmıyordum; ama dünyadaki herkese göre onlardan estetik bir şey henüz bulunamamıştı.” (syf.79)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
-“Metin abi!” dedim. “Yanlış yapmışsın. Kadınına şiddet uygulayan erkek, iktidarsız erkektir; çünkü ancak kendi iktidarından şüphe edenler karşısındakine şiddet uygularlar.”diye devam ettim.” (syf.74)
-“Öyle ki hem hayatın kısa olduğu konusunda hemfikiriz, yani her yere Cemal abinin “Hayat kısa, kuşlar uçuyor” aforizmasını patlatıyoruz; ama her nedense bazı şeyleri kendi içimizde hapsedip, onları salıvermek için bir süre bekliyoruz.” (syf.67)
Reklam
-“Etrafımdaki kişiler bir garipti. Kimi sevgisini dünyalar, kimi ise yıldızlarla ifade ediyordu. Yine en güzel sözü söylemek bana düşerken, onun kulağına şöyle fısıldadım: ‘Varlıklar kadar değil, yokluklar kadar seviyorum seni...” İster bir ekmeğin yokluğu, ister bir dünyanın yokluğu, isterse bir evrenin yokluğu yerine koysun. Nereye anlamlandırırsa anlamlandırsın, yine de o yokluk benim için kutsal olacaktı. Öyle ki herkes sonsuzluk kadar sevdiğini düşünür; ancak sonsuzluk nedir bilemezdi. Ben açıkladım işte, evrenin dışında ve zamanın ötesinde bile bir yokluk yatıyordu, işte sonsuzluk oradaydı. Her şey, hiç kimsenin bilmeye bile cesaret edemeyeceği kadar özeldi. Dünya üzerinde benimle aynı anlamları taşıyan biri vardı. Ellerine baktım bir gün, beynim beni zorladı ve kalemimden şunlar döküldü: “Bir kadının elleri, erkeğinin yazlık sinemasıdır. Öyle ki, tüm masum anlamları onu izleyerek bulabilir. Geçmişinde saklı kalmış ve pek de evden çıkmayan beynin, en derin hücreleri toplar neyi var neyi yoksa, alır eline gazoz yaptığı soğuk hasretini ve koşar onu izlemek için...” (syf.64/65)
-“Tamam anlamıştık, ön yargılar mutsuzluktu. Ancak, gerçek yargılarla beraber doğan mutluluk da tatminsizdi. Mutlu olmayı korumak, mutlu olmaktan çok daha zordu. Belki de mesele tüm kazanımlardan kaçıp, deliliğe sığınmaktı. Deliliğin nefesini solumayanlar bilemezdi.”(syf.26)
“Hep bazı düşlerin bir süre sonra biteceğine inanıyordum ama gördüm ki; insanlar düşlerini çocukların ulaşacağı yerlere koymalıymış.”(syf.198/199)
Sayfa 198Kitabı okudu
Geri14
68 öğeden 61 ile 68 arasındakiler gösteriliyor.