Çünkü bir kesimin lüksü, ötekinin yoksulluğuyla dengelenir. Bir yanda saray, öteki yanda düşkünler evi ve “dilsiz yoksul”. Firavunlara mezar olacak piramitleri inşa eden on binler sarmısakla beslendi ve insan gibi gömülmemiş olabilirler. Sarayın pervazını bitiren duvarcı geceleri büyük olasılıkla Kızılderili çadırı kadar bile iyi olmayan barakasına döner. Uygarlığın olağan belirtilerinin var olduğu bir ülkede yaşayanların çoğunluğunun yaşam koşullarının, vahşi insanlarınki kadar alçalamayacağını sanmak büyük bir yanılgının belirtisidir
Kışlıklarını dolatan çıkarıp giyen erkeklerin ve kadınların gölgesinde, bir şeylere katlanmayı öğrenen insanlara özgü dilsiz önseziler vardır.
Sayfa 27·Kitabı okudu
Reklam
kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kim verecek gözden süzülen yaşın hesabını? Gecelere anlattım, duymadı Yıldızlara fısıldadım, sustular Bir ben bildim, bir de içimdeki yangın Her damlası bir sitem, bir kırık umut Kalbimden süzüldü gözlerime, Dilsiz kaldı dilim, Sadece yaşlar anlattı seni Sen giderken sustu dünya Ardından dökülen her damla, Bir "neden?" sorusunun cevapsız haliydi Bir "keşke"nin, bir "ah"ın iziydi yanaklarımda Görmediğin her yaş, Sana inanan kalbimin itirafıydı Kimse duymadı Ama ben her birini saydım, ezberledim Belki de sen veremezsin bu hesabı Ama vicdan verir, Zaman verir, Ve ben… unutmam, unutmam o damlaların sebebini
önemliler kör olur , sağır ve dilsiz dünya önemsizin dünyası çünkü
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.