Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Medeniyeti(miz)
"Çağımız medeniyeti kötü durumdadır. Çünkü bize uygun değildir. Bu medeniyet bizim gerçek tabiatımız bilinmeden kurulmuştur. İlmi buluşlardan, insan iştihasından, hayalinden, teorilerinden ve arzularından doğmuştur. Bizim tarafımızdan kurulmuş olmasına rağmen, bizim ölçülerimize göre olmamıştır."
Sayfa 27 - Esma YayınlarıKitabı okudu
İnsan ufkunun genişliğini, insanın kabiliyetlerinin değişikliğini göz önünde bulundurduğu zaman insanı bir tek faktöre göre açıklama hatasına düşmeyecektir. Freud'un yaptığı gib insan faaliyetlerini libido ile izah etmeyecek, Adler'in yaptığı gibi üstünlük kompleksi ile açıklamayacak, Jung'un yaptığı gibi aşağılık kompleksi ile izah etmeyecektir. Tecrübeci ekolün yaptığı gibi bedeni enerji ile, koministlerin yaptığı gibi tarihi veya iktisadi materyalizle izah etmeye kalkışmayacaktır. Çünkü insanın sahası, bütün bunların her birisinden çok daha geniştir. Her faktörü ayrı ayrı kapsar insan bünyesi. Birbirinden ayırt edilmesi mümkün olamayacak derecede komple bir bütünlük arzeder.
Sayfa 54 - Esma YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ruhî gerçeklere gelince bunlar tamamen gizli henüz. Evet. Ama insan bünyesinin gizli olmayan neresi var ki? Doğruyu söylemek gerekirse insan gerçeği tamamen gizliliklerle örtülü... Fakat... Bir canlı hücredeki hayat muammasını bilmmemekle, bir hücrenin gelişmesindeki esrarı anlamamakla, hücrelerin vazife bölümü yapmasındaki, organizmayı teşekkül ettirmesindeki ve her organın son derece girift olan kendi görevini yerine getirmesindeki esrarı bilmemekle birlikte ruhî gerçekleri de bilmemek cehaetimizi bir kat daha arttırmıyor mu?
Sayfa 60 - Esma YayınlarıKitabı okudu
İnsan bünyesinden coşup gelen ve yolu icabı kalbe uğrayarak gerçek alevli, yakıcı arzular da vardır. Ve kalpten geçtiği için de bir takım kirlerini temizler, soluyan cesedin çığlıklarına karışan bir sevgi ve arzu ile karışır.
Sayfa 66 - Esma YayınlarıKitabı okudu
Bir de kalpten coşup gelen parlak ve uçarı istekler vardır. Ne var ki bu istekler kalpten doğmasına rağmen yol uğrağı olarak cesede geçer ve oraya yakıcı alevlerin bir kısmını sokar. Her ne kadar vücudun kirli unsurlarından bir kısmını kendi üzerine bulaştırsa da kalpten geldiği için yine de parlaklığını ve sâfiyetini muhafaza eder.
Sayfa 66 - Esma YayınlarıKitabı okudu
Bir başka arzu çeşidi de hayaller içinde yüzen ruhun parlayışlarıyla ortaya çıkar ve her türlü pisliklerden arınır. Cesedin kirlerini yok eden bir parlaklık kazanır. Bedeni kayıtları ve hudutları hiç mi hiç tanımaz. Doğrudan doğruya öz ve saf güzelliğe aşık olur ta ilk akışa başladığı kaynaktan beri... Daha başka türden arzular vardır ki kelimeler ifade edemez cümleler anlatamaz onları.
Sayfa 66 - Esma YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanı hayvanî değerlerden hareket ederek izah etmeye çalışmak... Veya insanı ruhanî bir varlık bir melek olarak telâkki ederek açıklamaya çalışmak... Her ikisi de hatadır.
Sayfa 79 - Esma YayınlarıKitabı okudu
Herkesin acısı sevgisi kadar.
Beşer yapısının hayretengiz özelliklerinden birisi de birbirine denk zıt ve karşılıklı ince çizgilere sahip olmasıdır. Bu çizgiler birbirine eş ve denk olmakla beraber yolları ve yönleri birbirinin zıttıdır. Meselâ, korku ve ümid... Sevgi ve nefret... Hayak ve hakikat... Maddi enerji ile maneji enerji... Hislerin kavradığı şeylere inanmakla kavramadığı şeylere inanmamak... Zorla bir şeyi yapmak veya gönüllü olarak yerine getirmek temayülü... Ferdçilik ve toplumculuk... Negatif ve pozitif yönler... Ve daha burada sayılamayacak kadar hususlar... Hepsi de birbirine eş ve karşılıklı çizgilerdir. Bütün bu çizgiler birbirleriyle aynı hizada olmakla beraber farklı yönlere doğru hareket ederler.
Sayfa 92 - Esma YayınlarıKitabı okudu
Freud bu karşılıklı çizgilerden sadece ikisi, sevgi ve nefret üzerinde durmuştur. Ve "ambiviliance" adını verdiği meşhur nazariyesini bu iki nokta üzerinde tekasüf ettirmiştir. Bu nazariyeye göre insan aynı anda bir başkasına karşı hem sevgi hem de nefret hissi duyar. ... Halbuki her iki duygunun şuur dairesi içinde, birlikte canlanması mümkün değildir. Bunlardan sadece birisi şuur sathında tezahür edebilir ki bu da umumiyetle sevgi hissidir. Çünkü toplum ancak sevgi hissinin tezahürüne müsaade eder(ama Freud bunun bunun niçin böyle olduğunu açıklamıyor) Diğer hissini ise şuur altına iter. (Yani nefret duygusunu) Böylece dışa vurulan sevgilerin hepsi şuuraltına itilen nefret duygularının kamüflesinden ibarettir. Ve onu gizlemek için bir maskedir. Dışa vurulan sevginin kuvvet derecesine göre aynı değerde bir nefret duygusu da şuur altına yerleşir.
Sayfa 94 - Esma YayınlarıKitabı okudu
İnsan her şeyin ölçüsü olmalıydı. Oysa insan kendi yarattığı alemde bir yabancıdır. Bu alemi kendisi için teşkilatlandırmayı bilememiştir. Çünkü kendi tabiatına karşı müspet bir bilgisi yoktur.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.