Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gelişim psikolojisi açısından çocuklarda 7 yaşındaki ahlaki soruların yön bulması ve olayların değerlendirilmeye başlaması başlar. Çocukta artık yaptığı işin iyi ya da kötü olması ile ilgili birtakım yargılar oluşur; yapılan işin iyi veya kötü olmasıyla ilgili zihninde problemler belirmeye başlar. Yani 7-12 yaş dönemi, ahlaki eğitim açısından büyük önem taşır. Yetişkin birey, bu dönemdeki çocuklara uygun davranışlar göstermelidir. Eğitmen ve aileler bu dönemde duyarlılık göstermelidirler. Çünkü çocuğun ahlaki yönünün ileride gelişeceğini düşünmek onu ihmal etmektir.
Reklam
Her türlü kontrolden, her nevi ispattan uzak, saf ve sade iddia... Kitlelerin ruhuna bir fikri yerleştirmek için en emin araçtır... İddia ne kadar açık ve deliller ne kadar sade ve ispattan ırak olursa, yargı ve etki de o nispette büyük olur. Bütün çağların din kitapları ve yasaları daima böyle sade iddlalar ortaya koymuşlardır. Her hangi bir
Sayfa 103Kitabı okudu
Eski ana tanrıçalar döneminde erkekler, anneliğe ruhsal anlamda değil, anneliğin en temel işlevi anlamında saygı duyuyorlardı. Ana tanrıçalar, toprak gibi verimli yer tanrıçalarıdır, dünyaya yeni bir canlı getirir ve onu beslerler. İşte kadının bu temel gücü, yeni bir yaşam yaratma gücü, erkekleri hayranlık doldurmaktadır. Ve sorunların ortaya çıktığı nokta da tam bu noktadır. Bir insanın sahip olmadığı yetenekleri, bir başkasında görüp, beğenmesini ve imrenmesini içerleme, kızgınlık olmaksızın koruyup sürdürmesi insan doğasına aykırıdır. Bu nedenle bir erkeğin yeni bir yaşam yaratmadaki bir anlık önemsiz katkısı, onun için, kendince yeni birşeyler yaratmaya yönelik çok güçlü bir güdülendirmedir. Böylece erkek, gurur duyacağı şeyler yaratmıştır. Devlet, din, sanat ve bilim erkeğin eseridir. Ve kültürümüz, tepeden tırnağa erkeklik damgası taşımaktadır.
Sayfa 119Kitabı okudu
Her din, yalnız kapsamına aldığı kişiler için sevgi dinidir ve yine her dinde, o dinin dışında kalanlara karşı acımasız ve hoşgörüsüz davranılması yakın bir olasılıktır.
What good's religion When it's each other we despise(Placebo Sleeping with ghost)
Bir din kendisini ne kadar sevgi dini diye gösterse de, o dini benimsemeyenlere karşı sert ve sevgisiz davranmak zorundadır.
Sayfa 46 - Cem yayıncılık, çeviri:Kamuran ŞipalKitabı okudu
Reklam
Batı, ateş hırsızı gibi, İslâm'dan esasında çok faydalı bir nimet olan ateşi çaldı. Ancak korka korka kaçarken, hırsızlık psikolojisi içinde, ateşi oraya buraya döktü. Bunun farkında bile olmadı. Farkında bile olsa geriye dönüp yanıkları söndüremedi. Ve bugün çağ, cayır cayır yanıyorsa, bundan. Halbuki ateş ocakta faydalıdır. Batılı, ateşi ocağına götürmeden dünyayı ateşe verdi. Hatta şimdi o ateşi uzaya da saçmak hevesinde. İşte, batılının ruhunu kavuran ateş bu ateştir. Hırsızlama ateştir.
İnsanın cinselliğinin sınırlanması ve ezilmesiyle insanın duygusu biçim değiştiriyor, cinselliği yadsıyan din ortaya çıkıyor ve zamanla kendine özgü seksüel politik bir örgüt kuruyor, insanların cinsel zevkini ve bununla yeryüzünde birazcık mutluluğunu silmekten başka amacı olmayan kiliseyi, bütün öncülleriyle de. Bu, insan emeğini artık hızla büyüyen biçimde sömürmek anlamına geliyor.
Otoriter ailenin en önemli koşullarını oluşturan ve küçük burjuva insanın yapısının oluşmasında en öz temel olan, cinsel çekinmeler ve zayıflıklar, din korkusunun yardımıyla gerçekleştirilir, böylelikle cinsel suçluluk duygusuyla dolu ve duygusal olarak ruhun en derin yerinde demirlenir. Burada din ilişkisi sorunu, cinsel hazzın reddine ayrılır. Cinsel zafiyet, öz bilincin düşmesi sonucunu doğurur, bu da cinselliğin vahşileşmesiyle ya da katı karakter çizgileriyle telafi edilir. Cinsel nefis tutmaya zorlanmak, cinsel bastırmayı sürdürmek, namus ve görev, cesaret ve kendine hakim olmak konularında asabi, özellikle duygusal vurgulu hayallere götürür.
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Reklam
Medeniyeti(miz)
"Çağımız medeniyeti kötü durumdadır. Çünkü bize uygun değildir. Bu medeniyet bizim gerçek tabiatımız bilinmeden kurulmuştur. İlmi buluşlardan, insan iştihasından, hayalinden, teorilerinden ve arzularından doğmuştur. Bizim tarafımızdan kurulmuş olmasına rağmen, bizim ölçülerimize göre olmamıştır."
Sayfa 27 - Esma YayınlarıKitabı okudu
İnsan ufkunun genişliğini, insanın kabiliyetlerinin değişikliğini göz önünde bulundurduğu zaman insanı bir tek faktöre göre açıklama hatasına düşmeyecektir. Freud'un yaptığı gib insan faaliyetlerini libido ile izah etmeyecek, Adler'in yaptığı gibi üstünlük kompleksi ile açıklamayacak, Jung'un yaptığı gibi aşağılık kompleksi ile izah etmeyecektir. Tecrübeci ekolün yaptığı gibi bedeni enerji ile, koministlerin yaptığı gibi tarihi veya iktisadi materyalizle izah etmeye kalkışmayacaktır. Çünkü insanın sahası, bütün bunların her birisinden çok daha geniştir. Her faktörü ayrı ayrı kapsar insan bünyesi. Birbirinden ayırt edilmesi mümkün olamayacak derecede komple bir bütünlük arzeder.
Sayfa 54 - Esma YayınlarıKitabı okudu
Ruhî gerçeklere gelince bunlar tamamen gizli henüz. Evet. Ama insan bünyesinin gizli olmayan neresi var ki? Doğruyu söylemek gerekirse insan gerçeği tamamen gizliliklerle örtülü... Fakat... Bir canlı hücredeki hayat muammasını bilmmemekle, bir hücrenin gelişmesindeki esrarı anlamamakla, hücrelerin vazife bölümü yapmasındaki, organizmayı teşekkül ettirmesindeki ve her organın son derece girift olan kendi görevini yerine getirmesindeki esrarı bilmemekle birlikte ruhî gerçekleri de bilmemek cehaetimizi bir kat daha arttırmıyor mu?
Sayfa 60 - Esma YayınlarıKitabı okudu
İnsan bünyesinden coşup gelen ve yolu icabı kalbe uğrayarak gerçek alevli, yakıcı arzular da vardır. Ve kalpten geçtiği için de bir takım kirlerini temizler, soluyan cesedin çığlıklarına karışan bir sevgi ve arzu ile karışır.
Sayfa 66 - Esma YayınlarıKitabı okudu
Bir de kalpten coşup gelen parlak ve uçarı istekler vardır. Ne var ki bu istekler kalpten doğmasına rağmen yol uğrağı olarak cesede geçer ve oraya yakıcı alevlerin bir kısmını sokar. Her ne kadar vücudun kirli unsurlarından bir kısmını kendi üzerine bulaştırsa da kalpten geldiği için yine de parlaklığını ve sâfiyetini muhafaza eder.
Sayfa 66 - Esma YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.