Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Esiri mi oldun sen de bir aşkın...
Ne o, yoksa sen de âvâre misin Sokak sokak gezen divâne misin Suskun durma öyle, konuş, ne olur Belki alev söner, hüzün kaybolur Galiba dumanlı yeşil gözlerin Yolunu mu kaybetmişsin göklerin Kirpiğin mi ıslak, elin mi şaşkın Esiri mi oldun sen de bir aşkın
Sayfa 49 - TimaşKitabı okuyor
Ama aslında hiç tanışmamışlar.
Kuzguni siyah saçlı, amber kokulu, ilaçlarını aksatmadan alan, doğum gününü kutlamayı sevmeyen, aynı şarkıyı onlarca kez arka arkaya dinleyen, 0.7 ucu kaleme alttan yerleştiren, yürüyen merdivende solda duran, sokakta kendi kendine konuştuğu anlaşılmasın diye telefonu kulağına dayayıp yürüyen, havucun önce dışını, sonra içini kemiren, tuvalet kağıdını üstten çekilecek şekilde asan, çikolatalı ve frambuazlı dondurma seven adam; adı Nemrut olsun mesela; kadına sırılsıklam, körkütük ve hatta deli divane aşık olmuş. Koyu kahve saçlı, vanilya kokulu, doğum gününü kutlamayı sevmeyen, sakızı balon yapıp içini gazla doldurarak karıncalar için ucan balon yapmayı hayal eden, ansiklopedi okuyan, kuguş digiligi kogonuguşagan, mükemmel daireye inanmak isteyen, direksiyonu sadece sol eli ile tutan, yumurtayı rafadan yiyen, cenin pozisyonunda uyuyan, delirerek ölmekten korkan ve enginarı bezelyesiz pişiren kadın; adı Turkuaz olsun mesela; adama sırılsıklam, körkütük ve hatta deli divane âşık olmuş. Sanki bakışırlarken gözleri arasında bir köprü kuruluyor, o köprüden küçük küçük ateş topları yuvarlanıyor ve dokununca, hatta yaklaşınca, kızıl kıvılcımlar çıtırdıyormuş. Kadın baktığında adam şeffaflaşıyor, iç gösteriyormuş. Ve adam sevdiğinde, kadının ağzına bal tadı geliyormuş. Ama aslında hiç tanışmamışlar. Aynı düzlemde, aynı zamanda ve hatta aynı evrende bile yer almamışlar. Masal bu ya; uzaktan sevişerek ölüp gitmişler. “Biz ayrı kainatların güzelleriyiz” Zeynep Albaraz Gençer Sis Dergi
Reklam
gidiyorum... ama sormuyorum kendime yol nerede? menzil neresi? amaç nedir? öpücük veriyorum fakat kendimden habersizim bu divâne gönlümün tanrısı kimdir?
Sayfa 105
zavallı ben, gözümü dikip bakıyorum ona sessiz bir iniltiyle diyorum ki hepsi bu, olan biten ben de bilmiyorum hüznüme sebep ne mırıldanıyorum sonunda gittim elden aynı dili konuşmuyoruz ki anlatayım ona korkunç kederimin sırrını şüphe yok ki kimse benim yaptığım gibi acısına maya etmemiştir kendini ruhumdaki kederin sebebi, benim. bir çare yok buna zincire vurulmuşum inliyorum bir bağım yok zincirin halkasıyla âh... işte bu senin coşkuyla aradığın sırrım... divâne bir kadının sırrı öyle bir varlıktı ki o, düşünmezdi bir nebze olsun şöhreti şanı onun sırrı bu: artık hiçbir şey değilim senin için tiksindirici bir varlıktan başka ne hışmın ne gazabındı beni korkutan âh... budur işte bunca azap veren bana
Sayfa 70
İsyan toprağını sevmez dolunay Divâne kalplere verir elini
İstanbul
ressamın renk renk yaptığı gizemli bir tablosun sen, İstanbul, manayı da, maddeyi de, nuru da, zulmeti de ara hep onda bul kara sevdalı aşık olur senin sen gibi güzellerini gören her kul. Cemal Süreya aşk, Orhan Veli avarelik şiirleri yazar sende İstanbul Yahya Kemal', Namık Kemal'i, Nabi ve Nef'iyi hep orada bul. Güzellerin elif endamında bir uzun servidir, ey güzel İstanbul. dostlarla in, boğaziçine bebekte bir bardak çayla mutluluğu bul. gözüm kapalı bir yari bir de seni hayal ediyorum ey istanbul Çınaraltında dostlarımla edebiyat üzerine sohbet ediyoruz İstanbul. b Boğaziçinle o kadar değerlisin, pahanı ölçemez ne ne para ne de pul. bir yiğit senin uğruna bir çağ açıp bir bir çağ kapatıyor ey İstanbul . erişilmez bir yar gibisin, sana kavuşmayı hayal eder bu divane kul. KK
Reklam
ağlama ki aynalar kırılıyor içimde
Ağlama ki, aynalar kırılıyor içimde Bulutlara değdirme ellerini, ne olur Ruhuma dokunduğun fırtınalı bir günde Ağlama; bakışların deli divâne olur
Debreli Hasan
"Divane aşığın yüreği neden hep yaralıdır bilir misin? Gönlü şâd etmek için önce aklı irşâd eylemek gerekir de ondan. Yoksa aşka düştüm diye ağlar, durursun... Gülü koklamak isterken can evine diken batan bülbül misali..."
Sayfa 151 - Yakın Plan YayınlarıKitabı okudu
Bilgimizin bütün kaynağı buna matematik, fizik, kimya,astronomi, ilm-i ledün de dâhil. "Alîm" isminden zuhur eder. Allah o bilgiyi bize doğrudan da verebilir. -ki o çok nadirdir.- Vesilelerle bize ikram eder. O.vesile de hiç ummadığımız biri olabilir. Belki kapıdaki bir fukara, belki sokaktan geçen bir adam, hiç ummadığınız bir kimse... "Kapinda kul var sultandan içeru" buyrulmuştur. Kapıdaki biri belki de mana âleminde sultandır onu biz bilemeyiz. "Defter-i divane sığmaz, söz gelir bir divaneden." Yani divane sandığınız birinden öyle bir söz duyarsınız ki, o söz, o büyük büyük divanlara sığmaz öyle bir sözdür. Söyleyen de belki bunun farkinda bile değildir, o sözü bir anda ona söyletirler. Siz onu kaybettiğinizde, o sözü işitmediğinizde, ona kulak kabartmadığinızda çok mühim bir söze kendinizi kapatmış olursunuz. 0 bakımdan entelektüel tevazu çok önemlidir. Çünkü insanın, biriktirdikçe, sahip oldukça kendine güveni artıyor. Kendine güveni arttıkça da bir manada ben bana yeterim hissiyatıyla dolmaya başlıyor. Bu da Allah muhafaza insanı kibre götürüyor. İnsanlarla arasına kalın duvarlar örüyor. Benliği büyüyor, kökleniyor. "Ben yaptım, ben ettim, ben gördüm, ben okudum, ben çalıştım," diyor ve sonunda kendisine kalan koskoca bir "Ben" oluyor.
Dördüncü Söz~Sözler
Namaz, ne kadar kıymettar ve mühim hem ne kadar ucuz ve az bir masraf ile kazanılır hem namazsız adam ne kadar divane ve zararlı olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde kat'î anlamak istersen şu temsili hikâyeciğe bak, gör: Bir zaman bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, her birisine yirmi dört altın verip iki ay uzaklıkta has ve güzel bir
Namaz öyle ki olmazsa olmazımız olmalı, insanın ruhunu ferahlatan, daralan kalbini genişleten bir nefestir. Böyle bir bilet varken değerini bilip güzel işlerde harcayalım. :)Kitabı okudu
Reklam
AYIN ŞAVKI Dört duvar usandı kulak asmaktan, Teller yorgun düştü mızrap çalmaktan, Kalemler de bezgin beyit yazmaktan, Bir tek sen bıkmazsın divane gönül. Gözlere inanmaz âmâ gezersin, Akıl kar eylemez divane misin? Dil çaresiz kalır söz dinlemezsin, Bir tek sen haklısın divane gönül. Beni yerden yere çalma ey aşık, Ben miyim sebebi, değil mi maşuk? Kerem et tahtıma vursun o ışık, Kalayım divane, divane gönül? Sıgacik, 17 Nisan 2024
AŞK Bir kararda durmaz ise, Çıra gibi yanmaz ise, İkrar verip durmaz ise, Gönülde aşk olmazımış. Nazar eyler görmez ise, İşitir de duymaz ise,
İŞTE BUNUN ADINA SEVDA
Ummadığım bir anda, Kabul olan duamın adına. Bilmem, bilemem heyecanlandım ben, Ah aşk can bulunca, Titredim, titredim, sarsıldım ben. Rüyalarım bir değişik, Sanki bir mesaj verir bana.
Bulanlar kimlerdir ve kabul etmek nedir?
En zorlandığım hal: Kabul etmek. Olanı olduğunu gibi almaya dirençliyim. Öyle olmuş işte, buraya gelmişiz, durum ortada. Yok, illa “ama böyle olmaz” diyorum. Değiştirmeye çalışıyorum. Kabul etmekten ödüm kopuyor. “Tamam, böyle” desem benliğimden bir parçayı koparıp atacağım sanki. Kendimi kaybedip bir daha bulamamaktan, deli divane dolanmaktan ürküyorum. Bulmanın yolu tanımaktır. Kendimle tanışlığım biter diye…
Aşıklar bencil olur derler. İçinin acısını en ağrı sanır da kendini divane eder.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.