"...dünya ekonomisine yön veren küresel aktörler sadece emeği ve ürünü değil; kültürü, kimliği, dini,
sınırları, etnisiteyi hatta cinsiyeti bile alınır, satılır, kullanılır, yozlaştırılır bir meta hâline
getirebilmektedir..."
"...yabancılaşma ferdi, içtimai, kültürel ve dinî
boyutları içinde, sosyolojik ve ekonomik olarak tecrit, ihmal ve inkârı daha büyük sorunlar açan,
modern dünyada var olma ve ona ayak uydurma krizi olarak tanımlanabilir..." ( sf 8 )
"...yabancılaşma, bir anlamda kazananın yakın tarih tarafından belirlenmesi ya da hayatı kendi tarihî ve kültürel dinamikleriyle üretme başarısı ve becerisi gösterememe; bir başka dünyanın ürünleri,
kavramları, kültürü, sembolleri ve zamansallığı içinde var olmaya çalışma çabasıdır.."( sf 8 )
"...Kültür ve zamanı üretmek denildiğinde, yabancılaşma, kendi kültür ve zamanını yaşayamama ya da üretememe problemi olarak
karşımıza çıkar. Dünyayı şekillendiren son beş asırdaki makro dinamiklere bakıldığında, uyum
sağlamaya çalıştığımız kültür ve zamanın bizim dışımızda üretildiği görülür..." (sf 7)
"...kimlik ve yabancılaşma tecrübe edilen tarihî ve sosyal dinamiklerin bir sonucudur. İnsanlar her zaman özü bilmedikleri için değil; özle
irtibatlarını muhafaza edecek, özü koruyarak geliştirecek özgünlüğü ve yaratıcılığı yakalayamadıkları için bocalar ve yabancılaşırlar..." (sf 7)
"...Asıl olan büyük aidiyet ve mensubiyet, İslam ailesine olan mensubiyettir. Önemli olan
şairin “İntisabım ta ezeldendir Cenab-ı Ahmed’e” dediği gibi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.s.) olan intisaptır..."(sf 4)
"...din, kimliğin inşasında en temel kabulleri, değerleri, tasavvurları, anlamları ve sembolleri belirler. Dinin çizdiği anlam haritası insanlara kılavuzluk eder, onlara hayatın tamamını kuşatacak şekilde bir ahlak düzeni sunar, kimlik ve şahsiyetin oluşumuna yön verir..." (sf 4)