Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Okunası bir kıssa
Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Peygamber Aleyhisselam zamanında dışardan Resulullah'ın yanına bir adam geliyor. "Ya Resulullah, ben misafirim, açım ve yolsuzum," diyor. Efendimiz Aleyhisselam ashabına bakıyor. İçlerinden Ebu Talha ayağa kalkıyor ve "Ya Resulullah ben alırım evime" diyor. Evine gidiyor ama Ebu Talha'nın evinde üç gün boyunca hiç yemek pişmemiş. İlk defa üç gün sonra bir çorba gelmiş ve çorba da bir kişilik. Üstelik Ebu Talha'nın evinde bir süredir aç bekleyen iki tane de çocuğu var. Ebu Talha eşini gizliden içeriye çekiyor ve "Ya hanım," diyor, "bak bu Resulullah'ın misafiridir. Sen git çocukları uyut, sabah çocukların çaresine bakarız. Tam misafirle sofraya oturduğumuzda da bir bahane bul ve mumu söndür, kalanını hallederiz," diyor. Sofraya oturuyorlar. Bir kişilik çorba tam yeneceği sırada, hanımı bir bahane bulup mumu söndürüyor. Ebu Talha ve eşi boş tencereye boş kaşığı koyup çıkarıyor ki Resulullah'ın misafiri doyabilsin. Sabah oluyor. Ebu Talha koşa koşa sabah namazında Peygamberi Zişan'ın arkasında hemen saf duruyor. Efendimiz Aleyhisselam namaz biter bitmez arkasına dönüyor ve Ebu Talha'ya, "Siz gece ne yaptınız ki hakkınızda ayet indi," diyor. Ebu Talha büyük bir korkuyla yalnızca, "Kötü bir şey mi oldu ya Resulullah?" diye sorabiliyor. Ve Efendimiz Aleyhisselam Haşir suresi 9. ayeti okuyor: "Kendileri sıkıntılar içinde bulunsalar dahi, başkalarını kendi nefislerine tercih ederler."
Aşkın hayrete düşüren hâli
Bir harpte mücahitlerden biri esir ediliyor, Bizanslılar tarafından. Arkada idam sehpaları var. Sehpalarda bir çokları asılmış... Adamı, yanına getiriyorlar, cellâda "dur!" diyor. Cellâd duruyor. Papaz Müslümana diyor ki: "- İşte gidiyorsun!" Ve ölümü anlatıyor, "Dipsiz kuyu, gidiyorsun! Sana 5 dakika müsaade ediyorum! Bu beş dakika içinde sana hak dinini telkin edeyim, yani Hristiyanlığı... Hak dini telkin edeyim de bâri kurtulmuş olarak git, belki de affedilirsin!" Böylece hayatının da bağışlanacağını imâ ediyor. Asılmaya mahkûm Müslümanın verdiği cevap insanı eritecek kadar müthiş... Diyor ki: "- Bu beş dakikayı bana verdiğin için senin elini, ayağını öpmek isterim. Bu beş dakika içinde asıl ben sana hak dini talim edeyim de, ben zaten kurtulmuş olarak gidiyorum, sen de kurtulmuş olarak kal!" İşte aşk!..
Reklam
Biraz değiştim, Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar Değiştim Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum, Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni Ben benimle savaşıyorum, Seninle değil Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,
Ne demek kulaklık takmak? "Seninle konuşmak istemiyorum." İnsanlar, kulaklarını kapatınca ağızlarını açmalarına gerek kalmadan karşısındakine "git başımdan" demiş oluyor. Hele bir de çantasından kitap çıkarıp okumaya başladı mı… O muhabbet kapısı öldüm Allah açılmaz. Biri kalabalıkta kitap okuyorsa anla ki çevresine set çekmiş, "ben size bakmıyorum, siz de beni görmeyin" diyor.
Sayfa 39 - Everest Yayınları
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Hoca’nın bir boğası varmış, yedi köyün ineğine yetermiş. Hükümet, bir numune çiftliği yapmış, bu boğayı satın almış. Gözleri sürmeli, gerdanı katmerli, tüyleri pırıl-pırıl bir inek arz etmişler boğaya, başını çevirmiş. Ondan güzelini bulmuşlar, koklamış, beğenmemiş. Günler günü bu, böyle gitmiş. Hoca’ya baş-vurmuşlar, ne oldu bu boğaya demişler, yedi köye yeterdi, bir döl alamadık-gitti. Gülmüş Hoca, elbette demiş, öyle olacak; hükümet memuru oldu, bugün git, yarın gel diyor. Bu fıkranın, XIII. yüzyılda yaşayan müreffeh bir bey, yahut bir köy imamı Hoca’ya aîd olmasma imkan mı var? Demek ki halk, yüzyıllar boyunca Hoca’yla sarmaş-dolaş yaşıyor. O, halkın muhayyilesinde; halk, icab edince öz nefsine bile onun nüktesiyle çatıyor, onun diliyle sözler ediyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dediği gibi yakın zamanda bir gün Hoca, otobüse, dolmuşa da binecek, taksiye de binmek istiyecek mutlaka.
Sayfa 13 - ÖnsözKitabı okudu
Reklam
Türk Fırtınası diyor ki;
FENERBAHÇE'Yİ KULLANARAK ALGI DEĞİŞTİRMEYE KALKAN DENSİZLİĞE İNSANLIK AHLAKINI YAŞATAN BİR TÜRK'ÜN YANITLARI Bu yazı ile bugün yeryüzü yerinden oynayacak üzerinde insan olarak yaşayanlar silkinip kendine gelecek. ilmi sır gereğidir. Görülen lüzum üzerine yaşattıklarını sırayla yaşatan ahlakın ihtiyaç duyulan yeni tokat yanıtlarını
Aylık Türkçü Dergi: Ötüken 15 Ocak 1964'te Ötüken dergisinin ilk sayısı çıktı. Ötüken başlığı altında "Her Ayın On beşinde Çıkar, Fikir ve Ülkü Dergisi" ibaresi bulunuyordu. Derginin sahibi Atsız, sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek'ti. Ötüken doğrudan doğruya Atsız'ın sahipliğinde çıkan son dergiydi. Ölüm tarihi
sahâbelerin hatırları çok hoş ya :)
Kur'an'ın müfessiri, Efendimiz (s.a.)'in amcasının oğlu. Çok enteresan bir olay yaşıyor. Bir gün yanında arkadaşları olduğu halde evine dönüyor. Yerde bir su birikintisi görmüş. Eğilmiş, yüzünü, sakallarını düzeltiyor. Suyu ayna olarak kullanıyor. Yanındakiler taaccüp etmişler, yani koca Kur'an müfessiri, yaşı ilerlemiş, saçı, sakalı ağarmış, taransan ne olur taranmasan ne olur demeye getiren latife yapmışlar kendisine. Ama bir şey söylese de hayatımıza ölçüsü olsun diye de beklenti içerisindeler. Diyor ki İbni Abbas (r.a.); Allah Teâla buyuruyor ki "Ne bekliyorsanız onlara verin" yani üç istiyorsan sen de üç ver- meye hazır ol. Güzel görmek istiyorsan güzel ol. Ben eve gidiyorum, onu güzel, bakımlı görmek istiyorum ona o şekilde hazırlanmam gerek. Ahlâk, işte mümin ahlâkı bu. Ama bunu eşin kuaföre gitsin sen de berbere git diye anlıyorsan yazık, İslam'dan bir şey anlamamışın demektir. İbni Abbas'ın kafasındaki erkeklik ölçüsü; hanımımın bağırmasını istemiyorsam eğer ben de bağırmayacağım. Hanımımın saçı taranmış olmasını istiyorsam eğer ben de saçı başı taranmış olacağım demektir. Senin isteme hakkın var, onun senden isteme hakkı yok. Bu ahlâksızlıktır. Ahlâk değil bu. Evlerimizin en büyük sorunu bu zaten. Erkeğin hanımına her türlü istekte bulunma, emretme, yukarıdan buyurma hakkı var diye bir şey yok. Erkek kendisin de hanımı gibi davranması gerektiğini düşünmüyorsa eğer işte İbni Abbas'ı eğiten Kur'an o insanı eğitememiş demektir.
Sayfa 10 - Nureddin Yıldız, Ahlâk mü'minin dinidir.Kitabı okuyor
741 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.