Liseye gittiğim dönemde öğrencilerin okuma oranını arttırmak için seçilen kitapların okutulması ve bu kitaplardan sınava tabi tutulması uygulamasını başlatmışlardı. Seçilen kitaplardan aklımda kalanlar İskender Pala 'Katre-i Matem', Elif Şafak 'Aşk' ve Sabahattin Ali 'Kürk Mantolu Madonna' idi. Kitap okumayı seven bir insan olsam da bana zorla kendi seçtikleri kitapları okumayı dayatmalarından gerçekten hiç hoşlanmamıştım o dönemde. Elif Şafak'ın kitabını zorla yarısına kadar okuyup bırakmış ve son olarak Sabahattin Ali'ye başlamaya karar vermiştim. Türk yazarlar arasında en sevdiklerimden biri haline gelmesi bu romanıyla olmuştur Sabahattin Ali'nin. Yüzeysel olarak bakıldığında aşk hikayesi olarak sınıflandırılabilecek roman, ancak belli bir okuma seviyesine ulaşmış kişilerce romanın alt katmanlarında barınan 'kimlik çatışması' ve o dönemlerde yaygın olarak görülen 'gurbetçilik' kavramlarına temas ettiği görülebilir. Rahmetli Sabahattin Ali romanının sosyal medyanın malzemesi haline geleceğini görseydi kitabını yayınlamayı mı yoksa yakmayı mı tercih ederdi diye düşünmüyor değil insan.