“Kısaca, toplum, Türkiye’nin kendisini dünyaya tanıtabildiği tek sanat dalı olan ‘mimarlık’ın pek farkında değil.
..Bugün Türkiye’de iyi ya da kötü her şeyin mimarı var; yalnızca yapıların ve çevrenin mimarının adı yok!”
Bugün ülkemizde plansız çarpık kent kimliğine ölçeğine siluetine aykırı yapılaşmanın sorumlusu çoğu kez mimarlar olarak görülüyor ve sonuçta onlar suçlanıyor. Oysa mimarlar bu olgunun müsebbibi değil, mağdurudur. Şöyle ki: Günümüzde planlama tümüyle göz ardı edilmiş durumdadır. Ülke çapında bir ekonomik planlama olmadığı gibi fiziksel planlama da yok... Bölgesel planlama, kentsel planlama, kentsel tasarım da yok. Kentlerdeki uygulamalar çoğu kez parsel bazında, kişiye ya da kuruluşa özel noktasal imar izinleriyle sürdürülüyor. Sürprizli sonuçlar ortaya çıkınca da yetkililerden 'silüeti bozdu!' türünden yakınmalar dinliyoruz.
“Günümüzde siyaset her şeye egemen olmaya çalışıyor; bilime, sanata, toplumsal yaşama… Oysa gerçek demokrasilerde siyaset; dine, sanata, bilime karışmaz.”
Doğan Hasol bize hep 'Kötü binada iyi insan yetişmez' derdi. Çarpık şehirden de düzgün insan çıkmaz. Hepimizin sevdiği bir futbolcu, politikacı, sinemacı veya müzisyen var. Fakat her birimiz yaşayan bir mimar benimsiyor muyuz? Romalı Mimar Vitruvius, 2000 yıl önce yazdı: 'Bir binanın üç özelliği olmalı: Sağlamlık, kullanışlılık, estetik.' Bu
“Başka bir deyişle, Doğu’nun en batılı, Batı’nın en doğulu ülkesiyiz. Yabancıların hiç anlamadığı bu durumu biz bile zaman zaman anlamakta güçlük çekiyoruz. Ne var ki, sonuçta, hepimiz bu coğrafyanın ürünüyüz.”
20. yüzyılın Türk Mimari eserleri bu kitapta toplanmış. Her şeyin tarihi vardır. Mimarlık eserlerini bulabileceğiniz bu kitap sayın Doğan Hasol'un diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da yerini alan sade dili ile bu yapılar ve 20. Yüzyıl Türkiye Mimarlığı hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz.