Kalbin ölçüyü tanımadığı yoğun duyguların dünyasında, güzellik ve acı derinden iç içe geçmiş halde bulunur. Sınırda yaşamak, her duyguyu alışılmışın ötesinde bir saflıkla hissetmek anlamına gelir.
Üzüntü anlarında gözyaşları düşmez, şiddetli, amansız bir yağmur gibi düşer. Kederin ağırlığı hafife alınmıyor, aksine kıyılarından taşan bir nehir gibi akıp gidiyor. Ve bu zayıflığın içinde acıyı kucaklama ve onun özgürce akmasına izin verme gücü ve arzusu yatar.
Sevinç ruhu doldurduğunda, sadece bir gülümsemeyle yetinmeyin. Dışarıya doğru yayılır, içini aydınlatır ve dünyayı saran ışıltılı bir ışıltı yayar. Mutluluk, başkalarının onun sıcaklığından ve ışığından keyif almasına rehberlik eden bir yol gösterici olur.
Öpücükleri beni bir arzu labirentinde kaybolmama neden olan tatlı bir yutkunma gibiydi, onu her şeyiyle arzuladığım için ona bir sonraki nereye dokunacağımı bilemiyordum. Dudaklarının benimkilere her dokunuşu içimde bir ateş yakıyordu; öyle derin bir özlem vardı ki sanki beni bütünüyle tüketecekmiş gibi geliyordu. Bu çalınan yakınlık anlarında, onun her santimi keşfedilmeyi bekleyen bir başyapıta, çalınmak için yalvaran bir tutku ve özlem senfonisine dönüştü. Dokunuşu bir teslimiyet davetiydi, yerine getirilmeyi bekleyen fısıltı halindeki bir coşku vaadiydi. Ve arzularımızın dansında, kendimi daha fazlasını arzularken, ateşe çekilen bir güve gibi ona doğru çekilirken, onun tatlılığının, sıcaklığının, her şeyi kapsayan sevgisinin çekimine karşı koyamadığımı fark ettim.
Kaos ve hız dünyamızda, olaylar ve zorluklarla yarışırken zaman uçup gidiyor gibi görünüyor. Ancak başarı ve mutluluk yolculuğumuzda, adımlarımızı yönlendirmede ve kaderimizi belirlemede niyetler büyük rol oynuyor. Fırsat dalgaları arasında özgüven ve istikrarla yüzeceğimizi, yoksa umutsuzluk ve şaşkınlık havuzunda sürüklenip boğulacağımızı belirleyen şey, hedefimize doğru samimi ve saf bir niyetle her gün attığımız basit adımlardır.
Niyetleri düşünürken kilometreleri değil anları saymalıyız. Temiz bir kalp, en küçük hareketlerde bile büyük fark yaratabilir ve attığımız her adımın ardındaki samimi niyet, ona eşsiz bir değer katar. Eğer şimdiki ana odaklanabilir ve her detayı hedeflerimize doğru iyi niyetle yönlendirebilirsek, fırsatların da doğal olarak bizi takip ettiğini ve akan bir nehir gibi bize doğru akmaya devam ettiğini göreceğiz.
🍀"Aceleye gerek yok, bir şeyin olacağı varsa olur. Hem de doğru zamanda, doğru sebeple, doğru kişiyle."🍀
🎬(Fight Club)
Sessiz iç gözlem anlarında, kalbiniz size fısıldıyor, aksi takdirde bilinçli düşüncelerinizden kaçabilecek içgörüler ve rehberlik sunuyor. Sizi içsel çalışmalarınızla ilgili daha derin bir farkındalığa getirir ve sizi gerçek benliğinizle aynı hizada olan yollara doğru yönlendirir. Kalbinizin sesini dinlemeyi öğrendiğinizde, hayatın karmaşıklıkları ve belirsizlikleri arasında yolunuzu bulmanıza yardımcı olabilecek bir bilgelik kaynağına erişebilirsiniz.
Biat etmek üzere ellerimi Resullah'a doğru uzatınca Allah Resulü kollarımda parlayan iki altın bileziğe baktı ben dikkatlerini çektiğini fark etmiştim sonra bana dedi ki "Ey Esma o bilezikleri çıkar at Allah'ın sana ateşten bilezik takmasından korkmaz mısın?" Ben de bileziklerimi kollarımdan çıkarıp attım ve bilezikleri orada kimin aldığını bile bilmiyorum....
Esmâ bint yezîd (r.anhâ)
Farkındalık, etrafımızdaki şeylere dair daha derin bir anlayışa ve daha geniş bir vizyona doğru bize yeni kapılar açan gizli güçtür. Farkındalıkla silahlandığımızda, daha önce reddettiğimiz fikirleri daha fazla kabul ederiz çünkü onların bazı yönlerini ve gerçeğin gözden kaçırdığımız yönlerini görebiliriz
Yargımızı bulanıklaştıran yanılsamaların farkına varacak bilgeliğe, bizi yutmakla tehdit eden karanlığa meydan okuma cesaretine ve adil ve doğru olana olan bağlılığımızda sarsılmaz bir şekilde kötülüğün gelgitine karşı durma gücüne sahip olalım.
Yanılsama ağının tuzağına düştüğümüzde, etrafımızı o kadar karmaşık bir şekilde sarar ki, yalanların iplikleri gerçekliğimizin dokusundan ayırt edilemez. Kendi algılarımıza aldandığımız bu varoluş halinde, doğru olduğunu düşündüğümüz şeyi geçerliliğini sorgulamadan benimseriz. Aynı şey kötülüğün acı verici varlığı için de söylenebilir.
