Dostoyevski hiçbir zaman bir norm aramadı, o her zaman sadece bolluğun peşindeydi. Yanı başında Tolstoy eserinin orta yerinde tedirgin bir şekilde ayağa kalkıyor, duruyor, sanatı bırakıyor ve ne iyi, ne kötü, doğru mu yaşıyorum yanlış mı diye hayat boyu kendine acı çektiriyordu. Bundan ötürü Tolstoy'un hayatı didaktiktir, bir okul kitabı, bir risaledir; Dostoyevski'ninki ise bir sanat eseri, bir trajedi, bir kaderdir. O amaca yönelik, bilinçli eylem yapmaz, kendi kendine sınamaz, sadece güçlendirir. Tolstoy bütün ölümcül günahlarından ötürü kendini suçlamıştır, yüksek sesle ve bütün toplumun önünde. Dostoyevski ise susar, ama onun suskunluğu Tolstoy'un bütün suçlamalarından daha fazla Sodom'u anlatır. Dostoyevski kendini yargılamak, değiştirmek, iyileştirmek istemiyor, tek bir şey istiyor: Kendini güçlendirmek.
Sayfa 122
Otuz İki Yıl Saklanan Öğütler
Üst düzey profesyonel yönetici babadan oğluna derslerle dolu mektup! Arçelik'in eski genel müdürü ve Akkök Holding'in 17 yıl tepesinde oturan Mehmet Ali Berkman'ın oğlu Tunç Berkman'a yazdığı mektubu okudunuz mu? Her yaştan insanlar için çok ciddi öğütler barındıran 19 Ağustos 1990'da yazılan mektubu sizlerle
Sayfa 33
Reklam
His, fikir olmaya, fikir de his olmaya doğru kıvrımlaşmaya başlayıncadır ki, kıvrımlar arasındaki halkaların içinde, sanat, karargâhını kurar.
Sayfa 478
.. Fakat sanat eserlerinin eşya gibi alınıp satılıyor olmasını doğru bulmuyordu.
Biz, kendimizi "üstün” görürüz; çünkü "değer verdiğimiz şeyler" listesi, insanların yapabildiği şeylerle ilgilidir: sanat, medeniyet, bilim, vs. Bir Atlantik somonunun değer verdiği şey ise, doğduğu akıntıyı doğru tespit edip orada bir eş bulabilmektir.
Sayfa 171 - Bilim ve Gelecek KitaplığıKitabı okuyor
Şiirde åhenk; anlam, ses akışı, söyleyiş, ritim ve ses benzerliği ile sağlanır. Ancak åhenk bunlardan birine indirgenemez. Zaten åhenk; tema çevresinde dille ses ve söyleyişi şiire özgü yapıda birliğe ulaştıran temel ögelerden biridir. Her insanın, her topluluğun, her kültür ve yaşama seviyesinin, belki de her dünya görüşünün beraberinde getirdiği bir âhenk zevki ve tercihi var. Kahramanlık şiiri okur gibi aşk şiiri okumak sanat zevki olan insanların pek hoşuna gitmez. Hürriyet kasidesini okur gibi Makber'i okumak, Makber'deki ses ve söyleyişle Ömr-i Muhayyel'i seslendirmek pek hoş ve doğru olmaz sanıyorum. Her halde her şiir kendi sesiyle gelir. Bu ses, kelimeleri birleştirerek yeni birimler ortaya çıkarır Şiirin ahengi hissedilmeden, anlaşılmadan, tespit edilmeden onu okumak doğru değil dersek hata eder miyiz? Sanmıyorum. Çünkü burada okumak sözüyle şiiri içten veya duyulacak tarzda seslendirmeyi kastediyoruz.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.