Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
TANRI YOKTUR! Tanrı sadece bir düşten ibarettir. Ancak, insan düş görmek zorundadır, aksi taktirde aklını yitirebilir. Bize hepimiz şifa bulmaz birer din budalasıyız.
Sayfa 359 - Yurt KitapKitabı okudu
Demir-çelik, petro-kimya, savunma, tekstil, dijital 4-0 vesaire vesaire. İstihdam, ihracat, bütçe, maaş vesaire vesaire. Bunları alın, ne yapacaksınız yapın. Bana Gediz'i, Menderes'i, Ergene'yi, Kızılırmak'ı, tatlı suları, bunları besleyen bülbülü eti için öldürmek saydığım HES kurbanı dereleri, atık sular ile kirlenen, yok olan, kuruyan gölleri, zehirden ölmekte olan toprakları, yerleşime açılan tarım arazilerini, yağmalanan yaylaları, balık nesli kurumakta olan denizleri verin.
Reklam
Günümüzde insanlar "doğal" olanın peşindedir. Ne yazık ki içinde bulunduğu kapitalist kafes doğada doğal olan bir köşe, bir sığınak bırakmak istemiyor.
İnkılap önce kalpte, sonra zihinde, sonra fikirde, sonra bedende gerçekleşecek. Er-geç alınteri-göz nuru-el emeğine, Veysel Baba'nın sadık yari "Kara Toprağa" döneceğiz. Aslımıza.
Sanayi ve endüstriyi; yani yatırım-üretim-tüketim ile teknolojiyi, bu kısır döngüyü terkedin. Gıda-ilaç- silah-petrol vb. sayılmayacak kadar çok; hayatımızı içinden çıkılamayacak kadar karmaşık ve mânasız kılan, tüm dünyayı-insanlığı bir "sürü" gibi önüne katıp sürükleyen; insanı ve tabiatı insafsızca, hayasızca, küstahça ve çok bilmiş bir kibirle yoketmeye çalışan bu habis zincire, bu sapık ehl-i dünyanın tûl-i emeline isyan edin. Güzel dünya, küçük ama temiz, sade, barış içinde ihtirastan arınmış, öte-dünya ile bitişik, Hududullah sınırını tanıyan, sadece Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmak için çabalayan bir ümmete kavuşsun. Hedefimiz huzur ve mutluluk değil Hakk'ın rızasıdır. İlk işimiz anasır-ı erbaanın üç unsurunu; toprak-su ve havayı sanayinin tasallutundan kurtarmak olsun. "Arıtırsak temizlenir", "önce hüplet-sonra gümlet", "geri dönüşüm" vb. bütün bunlar ham hayaldir.
Toprağa dönmek kanaat ekonomisi demek. İlerlemeden-kalkınmaktan-muasır medeniyetten-zenginlikten-refah ve konfordan vazgeçmek demek. Bunu bütün insanlığa teklif ediyorum. Kabule yakın olanlar elbette Âmentü'ye inananlardır.
Reklam
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz demiş Atsız
Sormuyorum bir yolculuğa kimle Çıkılır ve kim yırtıp atabilir Elindeki son dönüş biletini de
“Tuhaf” dedi Dağın Yaşlısı, “söz konusu Tanrı olduğu zaman, başı ve sonu olmayan, her zaman var olan ve var olacak olan bir şeyi tasavvur etmekte güçlük çekmiyorsunuz. Ancak sıra kainata gelince, onu yaratmış olan birisine ihtiyaç duyuyorsunuz.
Sayfa 358 - Yurt KitapKitabı okudu
Bu kaçıncı dönüş? Bu sürekli dönüş... Bilmiyorum. Bir tutku mu? Bir saplantı mı? Toprağın çekmesi mi? Denizin çağrısı mı? Bilmiyorum. Bilmeden dönüyorum.!
Nedir sana en acı vermiş deneyimin? Su acıysa damağında, sen de dönüş şaraba.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Canlı bir varlık aşk olmadan nasıl yaşayabilir!
Sayfa 345 - Yurt KitapKitabı okudu
Zihnen, fikren, kalben bir "hicret"e niyet edin. Çağdaş Küresel Medeniyetin ölçüp-biçip, defalarca ölçüp biçip - teknolojinin son imkânları ile ölçüp biçip burnumuza, aklımıza, bedenimize dayadığı hükümleri, imkânları terkedin. Açıkçası sanayi (endüstri) ve teknoloji ile dünya hayatında kazanılan servet-konfor ve refaha "Hayır" deyin. "Kalbin Sesi"ni dinleyerek yola çıkın, bu temiz niyet ve samimiyet çağdaş hurafelerle dolu aklınızı da yola getirecektir.
Muhakkak ki Allah her şey için bir ölçü takdir etmiştir, bir sınır ve miktar tahsis etmiştir ki o şeyi ona göre yürütür. O sınır ve miktardan ileri geçirmez. Bu hüküm öyle bir kanundur ki her şey hakkında geçerlidir. Ve her şeyin hükmü, kıymeti Allah'ın ona tahsis ettiği ölçü ile uygunluk arzetmektedir. Gerçekte bir şeyi bilmek de onu, o ölçü ve sınırıyla seçmek demektir.
Daha çok yatırım, daha çok üretim, daha çok tüketim, daha çok Ar-ge, daha ince teknoloji, daha çok kâr, daha çok büyüme. Eee! Ne olacak yani? Bu bir çılgın koşu, bir çıkmaz sokak, bir serap. Tabiatı ve insanı daha ne kadar sömürebilirsiniz? Bu konuda düşünenler bir muhalefet cephesi oluşturamasalar da uyarı yapıyorlar. Ne ozon tabakasının delinmesi, ne buzulların erimesi, ne su kaynaklarının tükenmesi, ne sadece Irak ve Suriye'de milyonla insanın katledilmesi, ne fakir ülkelerde dakikada birkaç çocuğun ölmesi kimseyi sarsmıyor. O halde bize düşen nedir? Şudur: Bu "Tüketim Ekonomisi"ne karşı "Kanaat Ekonomisi"ni zihnen-fikren-ilmen oluşturup uygulamak.
"içimde, geç kalmış olma duygusu. Bir daha yakalanmaz, ele geçmez, yaşanmaz olanın hüznü, pişmanlığı..."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.