"Yani, Hristiyan ya da Müslüman olman doğduğun yere bağlıdır diyorsun, öyle mi?" "Çok açık değil mi? Dünyadaki din dağılımına bakın." "O zaman iman tesadüfi bir şey." "Pek değil. İman evrenseldir. Bizim bunu anlayış yöntemlerimiz ise isteğe bağlı. Bazılarımız İsa'ya, bazıları Mekke'ye dua ediyor, bazılarımız ise atomdan küçük zerrecikleri inceliyor. Sonuçta hepimiz bizlerden daha büyük olan gerçeği arıyoruz."
Sayfa 126 - Altın KitaplarKitabı okudu
Himura, bu sozleriyle Kurara'nin umutlarini bir tsunami gibi yikip gecti. Birlikte antreman yaparaj gecirdikleri haftalar, kolyesinin ucunda asili dua kagit daruma, ona yardim edecegine dair verdigi soz... Bu ana kadar Kurara, Himura'nin her seye ragmen derinlerde bir yerde onu onemsedigine inanmisti. Artik gercegi gorebiliyordu.
Sayfa 284Kitabı okudu
Reklam
RAB'DEN KORKUYOR MUYUZ?
Bu bölümün başlığı muhtemelen pek çok Hristiyan'ın üzerinde çok az düşündüğü önemli bir konuyu ortaya koyuyor. Üzerinde ne kadar da az düşünülse, bu (zarar görme pahasına göz ardı ettiğimiz) oldukça önemli bir konudur. Kutsal Kitap'ın Rab korkusu hakkında söyleyeceği çok şey vardır, ancak Hristiyanların büyük bir çoğunluğu bu kavramı
Sayfa 99 - GDKKitabı okudu
"Sonra nedir o her koşulda bir dua, bir bağışlanma gibi ruhumuzu rahatlatacağını sandığımız uygunluk? Neye göre uygunluk? Gerçeğimizin tutuşturduğu isteklerimize göre mi, isteklerimizin küllendirdiği gerçeğimize göre mi? Uygunluk bir uzlaşma, ödünler verilerek elde edilen bir uyuşukluktur. İstekleriyle gerçeği örtüşen insanın öyküsü bitmiştir. Bir tek uygunluktan söz edilebilir, derin bir hazla örtüşen duyguların yarattığı o müthiş esrime, o büyük dinginlikten. Nesnesiyle duygusu örtüşmeyen dünya, herkesin kalbinde donmuş bir çığlık, kendi kendini öğüten bir değirmen taşıdır. Kırlangıç kanadının gergedan gövdesine uygunluğu uygunluk mudur?"
➤Okumaktan başka yapılacak işim, gidecek tek yerim yoktu. Çünkü çevremde saygıya layık, beni kendine çekebilecek bir meşguliyet bulamıyordum. ➤Fazla düşünmek bir hastalıktır. Dünyaya gelmemiş olmak elimde olsaydı bu kadar gülünç koşullar altında yaşamayı kesinlikle reddederdim. ➤Dünya neden böyle akıl erdiremiyorum. Huzur, sükunet istiyorum ben.
Zeplin Kitap
İlâhî kelam çok açık bir ifade ile kulların değer ve kıymetini yaptıkları dualara bağlamaktadır. Furkan Süresi'nin son âyetinde Rabbimiz bu gerçeği şöyle dile getirmektedir: "De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki?" Demek ki dua, kulun Allah (cc) katında değer kazan- masının en büyük vesilesidir. Çünkü yapılan her dua; kulun kulluğunun farkına varışı, kendi acziyet ve fakriyetinin itirafı, yetersiz ve muhtaç olduğunun izharıdır. Kendi cephesine ait bu gerçekleri gören kul, diğer taraftan da Allah'ın büyük, mūstağni, samed ve müteal / aşkın olduğunu bilecek, anlayacak ve tabii ki kavrayacaktır. Zaten Allah'ın insandan istediği de bu değil midir? Bunun için Allah, kullarından çokça dua beklemekte, "Dua eden yok mu karşılık vereyim? İsteyen yok mu istediğine onu ulaştırayım." demektedir.
Reklam
485 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.