➤Okumaktan başka yapılacak işim, gidecek tek yerim yoktu. Çünkü çevremde saygıya layık, beni kendine çekebilecek bir meşguliyet bulamıyordum. ➤Fazla düşünmek bir hastalıktır. Dünyaya gelmemiş olmak elimde olsaydı bu kadar gülünç koşullar altında yaşamayı kesinlikle reddederdim. ➤Dünya neden böyle akıl erdiremiyorum. Huzur, sükunet istiyorum ben.
Zeplin Kitap
Yaşam Türkce
Yaşam Ne söylendiyse sadece dinledik. Başka nasıl yapılmalı kesin bilemedik. Yaşamı görüb de böyle yapdık? İnsanlar konuştu gerçeğe çatdık? Yalnız konuşulur aynı mevzular. Bunu yaparsan olacak budur.
Reklam
İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu. Ve başlar bize maval okumaya. Ninniler uydurup uyutur bizi dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun, zifiri karanlık hayatından. Gösterir bize evvel zamanı, tek doğru, en güzel örnek, der. Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden. Senin tarih dediğin işte budur, alnında altı bin yıllık
İlâhî kelam çok açık bir ifade ile kulların değer ve kıymetini yaptıkları dualara bağlamaktadır. Furkan Süresi'nin son âyetinde Rabbimiz bu gerçeği şöyle dile getirmektedir: "De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki?" Demek ki dua, kulun Allah (cc) katında değer kazan- masının en büyük vesilesidir. Çünkü yapılan her dua; kulun kulluğunun farkına varışı, kendi acziyet ve fakriyetinin itirafı, yetersiz ve muhtaç olduğunun izharıdır. Kendi cephesine ait bu gerçekleri gören kul, diğer taraftan da Allah'ın büyük, mūstağni, samed ve müteal / aşkın olduğunu bilecek, anlayacak ve tabii ki kavrayacaktır. Zaten Allah'ın insandan istediği de bu değil midir? Bunun için Allah, kullarından çokça dua beklemekte, "Dua eden yok mu karşılık vereyim? İsteyen yok mu istediğine onu ulaştırayım." demektedir.
Dua etmekten başka bir şey öğretmemişler. Zihinsel fonksiyonları körelmiş, sorgulamaktan ürkmüş bir halk gerçeği.
Her İşin Başı İslâm
Muaz Ibni Cebel Radiyallahu Anh’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “- Tamamıyla işin aslını (başını, temelini) haber vereyim mi sana?” “- Ver, Ya Rasûlallah!” “- İşin başı (aslı) İslâm’dır...” ( Tirmizî, İman 8; İbn Mâce, Fiten 12; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 231, 236, 237) Her şeyin temeline İslâm’ı
Reklam
Kim elini ateşe koyarsa yangın sönene kadar yanmaya devam eder ve ne bir lanet ne de dua bu gerçeği değiştirmez.
Hayatı belli şartlar altında yaşamaya buyur ediliriz. Hayat boyu böyledir bu. Doğduğumuz andan ölümümüze değin hep bu şartlar topluluğu bir şartlar topluluğu ile çevrelenmişizdir. Kimimizin babası sert, kimimizin ki fazla yumuşak, kimimizin annesi ilgisiz, kimimizin ki ise insanı boğacak kadar ilgilidir. İçinde yaşatıldığımız şartlar ilk olarak
Feodal Sınıflar O devrin insanları, baski güçlerinin karşısındaki durumuna göre, üç "zümre " ye ayrılırlar: Birinci zümreye, görevi Tanrının şanını yüceltmek için dua edenler giriyor; arkasından zayıfları savunmak ve tanrısal barışı sürdürmekle yükümlü savaşanlar geliyor; son olarak da bu iki zumreden oluşan egemen sınıfın altında köylüler var ce, tanrısal plana göre emekleriyle, duadan ve savaştan anlayanların geçimini sağlamakla yükümlüdürler.Bin yılı dolaylarında,toplum bilincine giren, her yanda, kitaplardan vaazlara varıncaya dek dile getirilen şema budur ve yüzyıllar boyunca Batı toplumunu temel çatısı olacaktır bu şema. ...... ........ Kilise adamlarının geçimini sağlayan üç şey vardır: İnananların verdikleri sadakalar; bölge papazlarının yararlandıkları ayinlerde ve mevsimlik olarak verilen sungular; ve özellikle dinsel kurumlara hayır için bağış olarak terk edilmiş topraklardan gelen gelirler.Sadakaların öte dünyayı kurtarıcı niteliğine inanç.
Sayfa 292 - SayKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.