"Sonra nedir o her koşulda bir dua, bir bağışlanma gibi ruhumuzu rahatlatacağını sandığımız uygunluk? Neye göre uygunluk? Gerçeğimizin tutuşturduğu isteklerimize göre mi, isteklerimizin küllendirdiği gerçeğimize göre mi? Uygunluk bir uzlaşma, ödünler verilerek elde edilen bir uyuşukluktur. İstekleriyle gerçeği örtüşen insanın öyküsü bitmiştir. Bir tek uygunluktan söz edilebilir, derin bir hazla örtüşen duyguların yarattığı o müthiş esrime, o büyük dinginlikten. Nesnesiyle duygusu örtüşmeyen dünya, herkesin kalbinde donmuş bir çığlık, kendi kendini öğüten bir değirmen taşıdır. Kırlangıç kanadının gergedan gövdesine uygunluğu uygunluk mudur?"
➤Okumaktan başka yapılacak işim, gidecek tek yerim yoktu. Çünkü çevremde saygıya layık, beni kendine çekebilecek bir meşguliyet bulamıyordum. ➤Fazla düşünmek bir hastalıktır. Dünyaya gelmemiş olmak elimde olsaydı bu kadar gülünç koşullar altında yaşamayı kesinlikle reddederdim. ➤Dünya neden böyle akıl erdiremiyorum. Huzur, sükunet istiyorum ben.
Zeplin Kitap
Reklam
İlâhî kelam çok açık bir ifade ile kulların değer ve kıymetini yaptıkları dualara bağlamaktadır. Furkan Süresi'nin son âyetinde Rabbimiz bu gerçeği şöyle dile getirmektedir: "De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki?" Demek ki dua, kulun Allah (cc) katında değer kazan- masının en büyük vesilesidir. Çünkü yapılan her dua; kulun kulluğunun farkına varışı, kendi acziyet ve fakriyetinin itirafı, yetersiz ve muhtaç olduğunun izharıdır. Kendi cephesine ait bu gerçekleri gören kul, diğer taraftan da Allah'ın büyük, mūstağni, samed ve müteal / aşkın olduğunu bilecek, anlayacak ve tabii ki kavrayacaktır. Zaten Allah'ın insandan istediği de bu değil midir? Bunun için Allah, kullarından çokça dua beklemekte, "Dua eden yok mu karşılık vereyim? İsteyen yok mu istediğine onu ulaştırayım." demektedir.
Dua etmekten başka bir şey öğretmemişler. Zihinsel fonksiyonları körelmiş, sorgulamaktan ürkmüş bir halk gerçeği.
Her İşin Başı İslâm
Muaz Ibni Cebel Radiyallahu Anh’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “- Tamamıyla işin aslını (başını, temelini) haber vereyim mi sana?” “- Ver, Ya Rasûlallah!” “- İşin başı (aslı) İslâm’dır...” ( Tirmizî, İman 8; İbn Mâce, Fiten 12; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 231, 236, 237) Her şeyin temeline İslâm’ı
Kim elini ateşe koyarsa yangın sönene kadar yanmaya devam eder ve ne bir lanet ne de dua bu gerçeği değiştirmez.
Reklam
896 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.