Yüreğini oyup önüne koymuş. Beynini çıkarıp eline almış.
Görebildiği bütün kötü urları, kılçıkları, tozları, geçmişin biriktirdiği, tarihinin yığdığı nice hastalıklı hücre varsa hepsini, elbet bir gözün görebildiği, bir mikroskopun seçebildiği oranda tek tek cımbızla ayıklamış. Buna dayanan, yalnızlığa en iyi dayanır. Kesip biçtikleri, ayıklayıp attıktan arasında değilsem, birlikteliğimizin sürmesinden onur duyacağımı söylemiştim ona.
Bunu ben istemiştim. Onur, evet...
Alnıma soğuk bir rüzgar çarpsın. Beni bana bağışlasın . . . Beni bana bağışlasın. . . Hiçe, hiçime, boşluğuma geri göndersin beni, Beni bana geri versin . . . Zıbarmayacaksam ayılayım.
Yüzümü camdan yana dönüverdim. Kimselerin ölüsünü, sevdiğini mevdiğini düşünemem. Ben, benimkileri bile düşünmemek için nice büyük savaşlar vermekteyim.
Yirmi iki yaş, her zaman en son dakikada birinin ortaya çıkacağını, kendisini güneşli güzel günlere doğru çekip götüreceğini umabilir. Böyle bir son dakikanın ürperişlerini gelecek güneşsiz günlerde de aynı güçle yeniden yeniden duyacağını sanabilir. Kırk beşini geçmis bir akıl adamı ise, o aklı başına toplamak zorunda...
1. İnce Memed -Yaşar Kemal
2. Tutunamayanlar, Oğuz Atay
3. Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar
4. Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar
5. Kara Kitap, Orhan Pamuk
6. Bereketli Topraklar Üzerinde, Orhan Kemal
7. Aylak Adam, Yusuf Atılgan
8. Aşk-ı Memnu, Halit Ziya Uşaklıgil
9. Benim Adım Kırmızı, Orhan Pamuk
10. Puslu Kıtalar
'' Yahu, bu senin ilk bakakalışın mı? İlk şaşırışın mı? Bu anlamda belki ilk, bu kez zokayı yanında olduğunu sandıklarından yemiş bulunuyorsun. Bütün ayrım bu. Ama ne ayrım! ''