Dünya ile ahiret birbirinin zıddıdır! Burada olan ne varsa orada yoktur. Dünyada rahatı olmayanın ahirette gönül rahatı vardır.
Allah dilediği kimsenin (niyet ve amellerine göre) rızkını genişletir ve (dilediğini de)daraltır. O (inkarcılar) dünya hayatı ile sevinmekle yetinirler. Halbuki dünya hayatı, ahiret (hayatı) yanında geçici bir faydalanmadan başka bir şey değildir. RA'D SURESİ-26
Reklam
"İyice bilinmelidir ki İslam'da, din ile dünya, dünya ile ahiret arasında bir ayırım olmadığı gibi, kendisini sadece ahiretle ilgili işlere veren bir ruhban, yani din adamı sınıfı da yoktur. İslam'da herkes din adamıdır, daha doğrusu herkes dininin adamıdır ve her Müslüman dininin adamı olmak zorundadır. İşte İslam'ın ibadet (kulluk) anlayışının bir özelliği de budur."
"Rabbini unutup, nefsine düşkün olan; yolda hayvanın palanı ile yemi ile uğraşıp, arkadaşlarından geri kalan yolcuya benzer. Çölde yalnız kalıp helak olur. İnsan da ne için yaratılmış olduğunu unutup dünya ziynetlerine aldanır, ahiret hazırlığı yapmazsa ebedi felakete sürüklenir. Dünyaya düşkünlük ahirete hazırlanmaya mâni olur."
Sayfa 56
... İkame-i salât: Bu, halikimize, mabud-u kadîmimize karşı yapılan en kudsi bir ibadettir. Namazlara devam, dünya hayatı ile âhiret hayatı arasında bir muvazene vücuda getirir. Âhiret hayatını unutmamaya vesile olur, ruhu gafletten kurtarır, insanı fahşâdan ve münkerden meneder. İnsanı muntazam vazifeye alıştırır, tahareti temin ve hayatın intizamını takviye eder.
Zirâ dünya ile âhiret iki ortak gibidirler, herhangisinin gönlüsünü yaparsan ötekini gücendirmiş olursun.
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
Can vermek acısı dünya acılarının hepsinden daha acıdır.Fakat ahiret azablarının hepsinden daha hafifdir.Mümin ruhunu teslim edeceği vakt rahmet meleklerini cennet hurilerini görüp onların zevki ile can verme acısını duymaz.Ruhu tereyağından kıl çeker gibi kolay çıkar.Nimetlere kavuşur. Her müslüman ölüme hazırlanması lazımdır.Bunun için de tevbe etmelidir.Kul hakkı altında kalmamağa dikkat etmelidir.
Insanın diğer insanlarla ilişkilerini düzenleyen yönetim bilimi Gerçekten insan, diğer insanlarla bir arada yaşama zorunluluğu için de yaratılmıştır. Bir arada yaşama ise, ancak ahiret kurtuluşunu ve dünya yararlarını temin edecek özel bir ilim ile düzenlenebilir. Bu ilim, temeli şeriat olan bir ilimdir ve onu şehirlerin ve şehir halkının yönetimini sağlayan siyaset bilimleri tamamlar.12
SAİD NURSİ'NİN MEHDİLİK İDDİASI
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir: "...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
Sayfa 442Kitabı okudu
Zira biz Müslümanlar, iki dünyalı bir hayat ve kulluk anlayışına sahibiz. En özlü ve övülmüş duamız "Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzellik ihsan et!" âyet-i kerimesi ile öğretilmiştir. “Ahireti aramak, dünyadan nasibini unutmamak" Müslümanın dünya görüşünün temel kuralıdır. Dünya hayatı sonlu, âhiret hayatı ise sonsuzdur. Dolayısıyla bu iki hayat sahnesinin bu temel özelliğine göre dengeli bir anlayış ve uygulama sorumluluğumuz bulunmaktadır.
Sayfa 99 - el-Bakara, 2Kitabı okudu
Reklam
Seyyar İbn-i Hakem (r.a) der ki "Dünya ile ahiret bir kalpte bir araya geldiği zaman hangisi baskın çıkarsa öbürü ona bağlı olur."
Kâfirlere ve müminlerden bazı asi kimselere kabir azabı olacağı haktır. Bunun böyle olacağını, Muhbir-i Sadık Resulüllah S.A. efendimiz haber vermiştir. Kabirde, müminlere ve kâfirlere Münkir Nekir meleklerin suali de haktır. Kabir, dünya ile âhiret arasında bir berzahtır. Kabir azabı bir bakıma dünya azabına benzer ki, inkıta (kesik kesik aralıklı olmayı) kabul eder. Bir bakıma da âhiret azabına benzer.. Amma, hakikatta âhiret azabına benzer.. Bu manada gelen şu âyet-i kerime kabir azabı hakkındadır: «Sabah akşam ona uğrarlar..» (40/46)
Sayfa 641Kitabı okudu
25. Fasıl (Halifelik ve İmametin Manası)
Siyasetçi demek, akli delil ve hükümlere dayanarak dünya maslahat ve faydalarını elde eden zarar ve ziyanları def etmeye sevk eden insan demektir. Halifelik ise umumiyetle ahiret fayda ve maslahatlarını göz önünde bulundurur ve böylelikle şeriat ile iş görmeye sevk eder. Halifelik, dini korumak ve dünya siyasetini dine uygun olarak idare etmekte şeriat sahibine naiplik etmek demektir.
Genel olarak biliniyor ki, Allah, Peygamberini bir gece Mescid-i Harâm’dan Mescidi Aksâ’ya götürmüş, oradan da göklere yükseltip Sidretü’l-Müntehâ’ya ulaştırmış ve ona çok büyük ayetlerini göstermiştir. Hz. Peygamber miraçta Allah’ın melekûtunu (hü­kümranlığını, gaybî alemlerini) görmüş ve böylece hem dünya hem de âhiret gerçeğine vâkıf olmuştur. Miraçta Rabbine, iki yay miktarı hatta daha az olacak kadar yaklaşmıştır. Bütün bu sırlara vâkıf olmuş biri­nin sahip olduğu ilmi bir düşün ve sonra da yaptığı şu duaya bir bak: “Rabbim, ilmimi artır!” (Tâhâ: 114). Al­lah, hepimize kendisini bilmeyi, hidayet nuruyla nimetlenmeyi ve kendisine boyun eğip itaat etmeyi nasip etsin! Hepimizi keremi, cömertliği ve nimeti ile sevdiği kullarının arasına katsın! Şüphesiz O, böyle kullarının dostudur...
İnsan, elindeki dünyâlık, âhirete oranla bir hiç durumundadır ve o da kir ve pas ile dolmuştur. Âhiret mutluluğu yanında insan hiç Dünyâ mutluluğuyla sevinmek ve bununla yetinmek ister mi?
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.