Adıyla bütünleşmiş bir kitap gerçekten de, ana karakter Gerhard Wahrlich’in melankolisini, iç dünyasında verdiği savaşları, mutsuzluk anlarında mutluluğunu okuyoruz. Felsefe bitirmiş hatta doktora yapmış fakat günümüzdeki pek çok insan gibi hiç istemediği bir işte çalışıyor. Uzun süredir birlikte olduğu Traudel’in evlilik ve çocuk isteği üzerine ise içinde bulunduğu durum çözümlenemez bir hal alıyor. Aralara giren anne-babasıyla anıları geçmişinde de çözümlenemeyen sorunlar olduğunu hissettiriyor. Tüm bu karmaşa ve melankoli arasında hayatının yolundan çıkışına tanıklık ediyoruz. Olaylardan ziyade düşüncelerle ilerleyen bir kitap olduğu için okuması çok kolay değil. Bazen aynı melankoliyi yaşıyorsunuz, bazen fazla bunaltıcı buluyorsunuz. Nihayetinde kitabı bitirdiğimde “Güzel bir kitap okudum.”diyebildim. Şu sıralar zor günler geçirdiğim için olsa gerek altını çizdiğim cümleler arasında en çok “İnsan hastalıkları ile yalnızdır ve hastalıkları ile yalnız kalır.” etkisinde bıraktı beni.
Yaşadığım mutsuzluk anlarında aslında görebileceğim küçük mutluluklar var mıdır? bunu düşüneceğim artık.