Dost istersen Allah yeter. Evet, O dost ise herşey dosttur.
Yârân istersen Kur'ân yeter. Evet, ondaki enbiya ve melâike ile hayalen görüşür ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder.
Mal istersen kanaat yeter. Evet, kanaat eden iktisat eder; iktisat eden bereket bulur.
Düşman istersen nefis yeter. Evet, kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer; kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider.
Nasihat istersen ölüm yeter. Evet, ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve âhiretine ciddî çalışır.
Dostun alnı açıktır ve yüzüne bakarak konuşur. Oysa düşmanın sahte bir tevazu ile yüzünü senden saklar ve yere bakarak konuşur.
Yani dostum her tevazu sahibini masum zannetme, ne yere bakan yürek yakanlar vardır bu alemde.
Çağ imaj,kandırma,vitrin,reklam,tüketme ve tükenme çağı. Çılgınlık,azgınlık ve isyan hiçbir sınır tanımıyor. Nice insan, İslam'ı mükemmel yaşayanlara şahit olamadığı için İslam'ın dışında kalıyor; hatta görmediğine bilmediğine düşman oluyor.
Bir milletin fertleri, aynı vücudun organları olduklarını, aynı iradenin emrinde bulunduklarını unuttukları zaman millet yıkılır. Birlikten ayrılan, birliği bozan hasta bir ruhtur, hasta bir varlıktır. Sıhhatli yaşayışta kinler yok, düşman davalar yoktur.
Bir şey belirteyim tecrübeyle sabittir bu: Günlük hayatta mantıklı mantıksız neye denk geliyorsanız ve umursamıyorsanız beyniniz çaktırmadan kaydediyor bunu. Sonra benim gibi korsan siteden Netflix filmi izler gibi rüyalar görmeyin. Hâl ve harekete de yansıyor ister istemez. Belki hâşâ peygamber evlâdı gibisinizdir ama ufak bir hareketiniz bile üçkağıtçı beyninizin sizden habersiz milletten görüp kaydettiği şeyler. Beyin beyin değil sanki düşman.
Bir gerilla birliği silah ve savaşçı bakımından
azımsanmayacak bir güce ulaştığında, yeni kollar
oluşturulmalıdır. Bu, arı kovanında yeni kraliçe arının, arıların
bir kısmıyla başka bir bölgeye gitmesiyle aynı şeydir. Daha
önce açıkladığımız sürece göre, yeni kollar diğer düşman
bölgelerine nüfuz ederken, ana kovan, en değerli gerilla şefi
ile daha az tehlikeli bölgede kalır.
Bilmem ki nasıl anlatsam;
Nasıl, nasıl, size derdimi!
Bir dert ki yürekler acısı,
Bir dert ki düşman başına.
Gönül yarası desem...
Değil!
Ekmek parası desem...
Değil!
Bir dert ki...
Dayanılır şey değil
Orhan Veli Kanık