Birbirimizde neyin gerçek olduğunu daha fazla görmeye başlıyoruz. Tüm bu kaotik tetikleyicilerin içinde yaşamak artık gizlenemez. Gerçek karakterin ortaya çıkmaktan başka çaresi yoktur, öfke, hayal kırıklığı, kafa karışıklığı, güvensizliği, şüpheyi. Tüm bu duygular ne oldukları görülmek, kabul edilmek ve sonunda parçalanmak için yüzeye çıkıyor. Her tedirgin konuşmada serbest bırakılıyorlar ve özellikle sevgi dolu anlaşmazlıklar içinde hissediliyor. Ve her gece, her şey söylendiğinde ve bittiğinde, nasıl daha iyisini yapabileceğimizi anlamak için kendimizle kalıyoruz. Bazılarımız için Altın Kural aklımıza gelebilir. Ya da bunun yerine kendimizi bir çeşit intikam planları yaparken bulabiliriz. Her iki durumda da, kendi karakterimizin güçlü ve kusurlarını daha net görüyoruz. Kendi kendimiz üzerinde çalışıyoruz, nerede yaptığımızı ve uyum sağlayamadığımızı görüyoruz. Kim olduğumuzu öğrenmek için, duygularımızın günlük olarak hareketlendiği bir yerden daha iyi bir yer var mı? İşte tam zamanı ve yeri, bu kaos ve karışıklık içinde birbirimize ve en önemlisi kendimize uyanmaya başlıyoruz.