..bir böceğin baş ve kanatlarını keserek kaynatır ve yağa yatırılırdı. Baş ve kanatlar daha sonra ısıtılır ve apnent yılanın yağına batırılır, ardından da bir kez daha kaynatıldıktan sonra kişinin bu karışımı içmesi gerekirdi.
Sınırlı sayıda eski papirus ve kil tabletlerden elde edilen belgelerle elde edilmiş olan bu kitap çeşitli eski medeniyetleri inceliyor. Antik Mısır ağırlıklı olmak üzere, Sümerbabil, yunan, arap, koptik, süryani vb. toplumlarının tıbbi ve bitkisel reçetelerinden kısa kesitler aktarılıyor. Büyücü ve kahinlerinin hiçbir rolünün olmamasına karşın çeşitli toplumlarda kendilerine yer edinmesinin karşısında sınırlı sayıda da olsa ortaya maddesel, deneysel uygulamalar koymuş olan bilginler de var. Saygılarımı sunarım. Etnobotanik ile ilgilenen okurlara öneririm.
Araplar, Yunan tıbbını ve Yunan tedavi yöntemlerini coşkuyla benimsemiş olsalar da, tılsım, muska ve her türlü büyüden hiç bir zaman vazgeçmediler. Hicret gününde (M.S. 622'nin 20 Haziran'ında) Kur'an'ın bazı ayetlerinin yazıldığı bir kağıdın bir kase suya batırılmasının hasta mümini iyileştireceğine, yine kafirlere felaket ve ölüm getirecek en güçlü ilacın da bu olduğuna inanmaktaydılar. Üzerinde gerçekten çok güzel bir üslupla "Ayet el Kürsi"nin kazındığı bir akik taşıyan adamın, kötü adamların, vampirlerin ve cinlerin, gecenin ruhları ve lanetlenmiş ölülerin saldırılarından korunduğu kabul edilirdi.