İnsanları bir düşünceden vazgeçirmek isteyen, bu düşünceyi çürütmek ve içindeki mantıkdışı kurdu dışarı çıkarmakla yetinmez genellikle; kurt öldükten sonra meyvenin kendisini de, insanların işine yaramasın ve onlarda tiksinti uyandırsın diye pisliğin içine atar. Böylece çürüttüğü düşüncelerin "üçüncü günde dirilmesini" olanaksız kılmanın yöntemini bulduğuna inanır. - Yanılmaktadır oysa, düşüncenin çekirdeği tam da a ş a ğ ı l a n m a z e m i n i n d e , pisliğin ortasında yeni filizler verir çünkü. - Yani: tamamen bertaraf edilmek istenen şeyle alay etmemeli, onu pisletmemeli, dikkatle b u z a y a t ı r m a l ı onu, hep yeni baştan, düşüncelerin çok dayanıklı oldukları dikkate alınarak. Bu konuda şu ilkeye uyulmalıdır: "Bir çürütme, çürütme sayılmaz."
Sayfa 107
1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları”208 ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Atsız Mecmua'dan, Ötüken'in son sayılarına kadar. Atsız Mecmua'da ve Orhun'un ilk dizisinde eleştirdiği veya kalem kavgasına giriştiği kişiler
Reklam
1954 yılında Chestnut Lodge'da yapılan bir alan çalışmasında 12 manik- depresif psikoz hastasının aile ortamı incelendi. Alınan sonuçlar benim "de- presyonun etiyolojisi" (bunalımın nedenleri) konusunda başka yollardan elde ettiğim bulguları büyük ölçüde desteklemektedir. "Bütün hastalar çevre- lerinde sosyal açıdan dışlandığına ve saygınlığı bulunmadığına inandıkları ailelerden geliyordu. Bu nedenle aileleri komşularının saygınlığını kazanmak amacıyla onlara benzemek ve performansları ile göze girmek için olabile- cek her şeyi yapmışlardı. Bu çabalarda (sonradan hastalanan) çocuklara da önemli bir rol düşüyordu. Ailede çocuk aile şerefini kurtarmakla görevliydi ve özel yetenekleri, becerileri, güzelliği gibi özellikleri sayesinde ailenin beklentilerini gerçekleştirebildiği ölçüde sevgi görüyordu (vurgulamalar A. Miller'e aittir). Çocuk bunu başaramadığı zaman görmezlikten gelme, aile ortamından uzaklaştırılma ve aileye utanç getirdiğini sürekli yüzüne vurma gibi davranışlarla cezalandırılıyordu" (M. Eicke-Spengler, 1977, S. 1104 'ten alıntı). Hastaların sosyal açıdan dışlanmış ailelerden gelmesi benim çalışmalarımda da saptandı. Fakat "dışlanma" ana/babanın yoksunluğunun nedeni olarak değil, sonucu olarak belirlendi
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Sözcükler , Jean Paul Sartre Kitap İncelemesi
Jean-Paul Sartre
Jean-Paul Sartre
: Pardon Monsieur?!?!? Kime itaat edecekmişim? Ona itaat edeceğim mi düşünülüyormuş?!! Benden ciddi ciddi bunu mu umuyorlarmış?!! Karşımda büyümüş de küçülmüş bir adam duruyordu. Bu boyu posu, yaşı küçük aklı büyük olgun tavırlı küçük akil adamın, yaşı ile tavırları arasındaki ters orantıya neyin sebep olduğunu, aradaki makas farkının
Sözcükler
SözcüklerJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 20201,535 okunma
Biɾ ʄilɱ ɗe ɗʋʮɱʋştʋɱ, Şiiɾleɾi νe Tʋ̈ɾƙʋ̈leɾi σlɑƞlɑɾ ɦep seνiliɾ ɗiʮe.Tʋ̈ɱ ʋzɑƙ Tʋ̈ɾƙʋ̈leɾiƞ ıslıƍ̆ıƞı ezbeɾleɗiɱ νe sɑɾılɗıɱ Şiiɾe ƙʋcɑƙlɑɾ ƍibi Dʋ̈ƞʮɑʮı.Olɱɑɗı..! Kɑƞɑɗı ƙıɾıƙ ƙʋşlɑɾɑ ƍσ̈ƙ.Yetiɱ çσcʋƙlɑɾɑ Mɑsɑl σlɗʋɱ.Yetɱeɗi..! Teƙɾɑɾı ʮσƙ ɦiç biɾ şeʮiƞ.Ŋe ɗʋ̈ƞʋ̈ƞ,Ŋe ɗʋ̈şʋ̈ƞ.Aɱɑ σ ɗʋ̈şʋ̈şleɾ ʮσƙɱʋ.Heɾ seʄeɾiƞɗe teƙɾɑɾ ɦɑʮɾete ɗʋ̈şʋ̈ɾɗʋ̈ ʮʋ̈ɾeƍ̆iɱi.Olɱɑɗı..! Heɾƙesiƞ ʮɑɾɑsıƞɑ ɱeɾɦeɱƙeƞ.Keƞɗi ʮɑɾɑɱɑ zeɦiɾ σlɗʋɱ..✍️🥀
Kur'an-ı Kerim; Peygamber (s.a.a) bu konuyla ilgili şöyle buyurmuştur: "Fitneler karanlık geceler gibi sizi sardığında Kur'an-ı Kerim'e sarılın. Zira Kur'an, şefaati kabul olan bir şefidir (şefaat edendir). Kötülüklerin raporlarını sunmaktadır ve onun sözü kabul edilmektedir.
Reklam
Agir û mij, êş û elem Li ser me de dibare Min ji we re negot bawer nekin Dujmin wek gurê har e
what fascinated victor 𝘮𝘰𝘴𝘵 was the fact that something about eli was decidedly 𝘸𝘳𝘰𝘯𝘨. he was like one of those pictures full of small errors, the kind you could only pick out by searching the image from every angle, and even then, a few always slipped by. on the surface, eli seemed perfectly normal, but now and then victor would catch a crack, a sideways glance, a moment when his roommate’s face and his words, his look and his meaning, would not line up. those fleeting slices fascinated victor. it was like watching two people, one hiding in the other's skin. and their skin was always too dry, on the verge of cracking and showing the color of the thing beneath.
Anıtkabir'e dönecek olursak, ziyaretçiler tören meydanından şeref holüne girerken çeşidi noktalarda Atatürk'ün ünlü vecizeleriyle karşılaşırlar. Merdivenlerin ortasındaki hitabet kürsüsünde "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" yazılıdır. Bu Türkiye Cumhuriyeti anayasasının ilk cümlesidir; Atatürk 23 Nisan 1920'de Ankara' da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk oturumunu bu cümle ile açmıştır. Türkiye' de bu cümle, ABD' de "We the people..." ("Biz, Birleşik Devletler halkı...") ifadesi ya da Fransa' da "Liberte, Egalite, Fraternite" ("Özgürlük, eşitlik, kardeşlik") şiarına eş güçtedir; ulusun var olma hakkını doğrudan tanıyan belirleyici bir ifadedir.
Ortaçağda, modern cihetten anlamlandırılan şekilde sınır ve hudut kavramları yoktu. Siyasi güç odakları farklı olmasına rağmen, kültürel anlamda İslam dünyası, "İslam Memâliki" tabirinin işaret ettiği şekilde bir bütün olarak addedilirdi. Bu bakış açısı, Müslümanların zihinlerine, bütün İslam dünyasının kendi yurtları olduğu fikrini
Sayfa 68 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.