Çoğu insanı ölüm konusunda dehşete düşüren şey geleceğin kaybı değil,geçmişin kaybıdır.Aslında unutma davranışı hayatın içinde her zaman var olan bir ölüm biçimidir.
On beşinci yüzyıla kadar mimarlık insanlığın başlıca kayıt defteri olmuştur;bu zaman diliminde dünyada az çok karmaşık olup da yapı şeklinde somutlaşmayan hiçbir düşünce ortaya çıkmamıştır;her halk düşüncesi,tıpkı her dini yasa gibi,kendi anıtlarını yaratmıştır ve nihayet insan türünün taşa yazmadığı hiçbir önemli düşüncesi olmamıştır .Peki neden?Her düşünce ,dini olsun felsefi olsun,kendini sürdürmekte yarar görür de ondan;bir nesli hareketlendirmiş olan fikir,başka nesilleri de etkilemek ve iz bırakmak ister de ondan…
Ayfer Tunç’un son çıkardığı kitap ‘Kuru Kız’.
Kitapta hiç isim geçmiyor.Karekterler demir doğramacı,köftesinin karısı,hırsız müteahhit gibi bahsediliyor .
Kuru kız,ailesini tek tek kaybeder.Yaşadığı mahallede ki insanları tanıdıkça iğreti olur.Ona yapılmaya çalışan iyiliklerden hoşlanmaz ve bunun başkalarının gözünde iyi insan görünmek için yapıldığını düşünür.Hele bir de iyilikten sonra istediği soruyu sorma,yaşamına müdahale etmelerini kendilerinde hak görmelerine sinir olur.
Toplumumuzda gördüğümüz hastalıklı düşüncelere sahip kişilere had bildirmesi,korkusuzca fikirlerini ifade edişini sevdim Kuru Kızın.Ancak güçlü olayım derken duygusuzlaştığını hissettim ,ailesinden kalan eşyaların onun için bir şey ifade etmeyişi,hep kötü anıları anımsaması rahatsız etti beni.
Boş vermişliği ,umursamaz tavrı ,acıyı mizahi yönden ele alışı Seray Şahiner’in Antabus kitabını anımsattı.
Kuru kızın dar çevreden sıyrılıp kendini bilgiyle donatma arzusunu da sevdim.Rahatsız olduğu ve sevmediği çevreden uzaklaşma isteğiyle kendini daha özgür olacağını düşünerek Ushaia’ya gitmek ister,hem de dönüşünü hiç düşünmeden.Düzene başkaldırışıyla cesur bir karekter Kuru Kız.
Kitap gerçekçi ancak edebi yönü güçlü değil.Bölümler arasında ki geçişler ani.
Yazarın okuduğum ilk kitabı olan Aziz Bey Hadisesi kitabında ki tadı maalesef alamadım.
Kuru KızAyfer Tunç · Can Yayınları · 20233,337 okunma
Agatha Christie 1933 yılında İstanbul’u ziyaret ettiğinde Pera Palas Otelinde kalarak yazdığı Doğu Eksperesinde Cinayet romanını yazar.
Doğu Ekspresi yolculuğunda bir sabah yolculardan birinin kompartımanından çıkmadığı için bıçaklanarak öldürüldüğü anlaşılır.
Tren idaresinden sorumlu Bay Bouc trende tesadüfen bulunan dedektif Poirottan olayı
Ama kibrin de sanıldığı kadar güçlü bir duygu olmadığı kanısındaydı.Çıkar kaygısına çabuk yenildiğini görünce anlamıştı bunu.Çıkar kaygısı ve kötücüllük kibri yeniyordu.Sarsılmaz olan kötücüllüktü,bazı insanların mayasında olan şey.