Ben her şeyin azda olduğuna inananlardanım.Çocuk küçücüktür,ama büyük adam onun içindedir;beyin daracıktır,ama düşünceyi içine alır;göz bir noktadan öte bir şey değildir,ama fersah fersah uzamları kucaklar.
Aşk da ne aptalca bir şeymiş!Mantığın yarısı kadar bile faydalı değil, çünkü hiçbir şey ispat etmiyor ve üstelik hicbir zaman olmayacak şeylerden bahsedip insanları kandırıyor.
Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler düşüncelerin bile sağlam bir zemine ihtiyacı vardır yoksa çılgın daireler çizerek dönmeye başlarlar.Onlarda hiçliğe dayanamaz.
Bir kitabı okurken geçen iki saatin,ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha emniyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hisliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey.Sevmek ve hoşlanmak başka;istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka...Aşk bence bu istemektir.Mukavemet edilmez bir istemek.
Bütün üzüntülerimiz,
kırgınlıklarımız, hidetlerimiz, karşımıza çıkan hadiselerin anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır.
Her şeye hazır bulunan ve kimden ne geleceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?